Dinle,
Duy bu çığlıkları.
Esir olmuş kirpiklerinde,
İki damla yaş.
Bir tebessüm et,
Bitsin bu isyan.
Yüreğinden havalansa
Konsa kirpiklerinin ucuna
Kimsesiz bir kuğu
Bir ilkbahar sabahı
Ne hoştur beklemesi
Böylesi mutluluğu.
Toz pembe düşlerle başladı yolculuk
Toz olan bir kalbin sızıları ile son buldu,
Umutlarımız okyanuslar kadardı
Bir başlangıç istiyorduk sadece
İnançlıydık,inancımız güneşi yakardı,
Geriye mahzun bakışlar kaldı.
Yaşanmış bunca yılın üzerini,
Örtebilir mi geçen zaman ?
Hangi duvar da olmaz yüzün ?
Hangi kalem yazmaz adını ?
Rüzgar bile kıyamıyor,
Yürüdüğümüz güz sokaklarındaki,
Nefesinden başka bir rüzgarı
Tanımıyor ki tenim.
Ellerini düşünmediğim bir kışım
Gözlerini hayal etmediğim bir yazım
Olmadı benim....
Her şiirde, her satırda
Bahar rüzgarlarının okşadığı otlar kadar ferah,
Yağmurlarda yıkanan yapraklar kadar temiz,
Uzun ve soğuk bir kıştan sonra,
İlk defa gökyüzünü gören bitkiler kadar mutluyum.
Öyle bir kış ki toprak
Unutmuş güneşi.
Bir bahçıvanın bahçesine,
Baktığı gibi,
Bakıyordun gözlerime.
Nasıl solabilirdim?
Nasıl bükerdim boynumu?
Nasıl yeşermezdim ?
Sallanıyor Top dağı ,bir ince feryat figan
Çekilmiş Mehmedin eli 3.tabyadan.
Birincisine de göz koymuş düşmanın Rus'u ,
Ermenin çetesiyle kurmuşlar bir pusu.
Sarardı haziran çimenleri
Yazdayız,baharı geçtik
Gülden eser yok...
Saçımdan tırnağıma kadar,
Alevler içerisindeyim,
Neden bu kadar kırgınsın,
Kimsesiz bir ruhun ahı gibi ?
Yüreğinde koca bir enkaz,
Aşılmaz dağlar yığını.
Yoksa o da mı gitti,
Bir ilkbahar sabahı gibi ?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!