Bahtımın karası ölmedi gitti,
Kahpe siyah, beyazı bir terk etse
Kör talih yüzümüze gülmedi gitti,
Bahar gelecek biliyor ki bir tebessüm etse,
Hani yıllardır bakıp da
Esaret ayakta pranga demek,
Müebbet esir gibiyim sende.
Sevginle koşarken ovalarda,
Ne acıymış sensizlikte emeklemek!
Unutmak için bir nebze seni,
Yaşıyorum her an zoraki acıları,
Yine yokluğunun ağır adımları kulaklarımda
Sağır edecek beni bu derin sessizlik
Bin yıllık bu şehrin daracık sokaklarında
Adı yalnızlık bile değil,düpedüz kimsesizlik
Kanadıkça kanıyor sahipsiz yara
Bir avuç umut ışığı
Bir parça deniz.
Biraz da aydınlık getirdim,
Karanlık düşüncelere
Sizde ister misiniz?
Yoruldum,
Başlarken ne güzeldi her şey,
Her şey ne kadar da değerliydi;
Zaman, hava, su…
Hani gittin ya hayallerine,
Kurşun oldu gidişin.
Bugün yokluğunun yıl dönümü
Kederlerin en yücesini yaşamaktayım
Ya benliğimi alır bu aşk ya ölümü
İşte böylesine bir basamaktayım
Her rüzgar bir boğuk nefes
Ruhum her acıya dayanır benim,
Aldırış etmem ahına.
Eğer hala kırıyorsam,
Kuru dalları kırar gibi,
Kalbim içindir,
dayansın diye...
Gerek yok üzülmeye,
Her şeyin bir zamanı yok muydu?
Demek ki O’nun zamanı değilmiş.
Sen şimdi mutlu bir şekilde
Sana verilen bu güzel hayatı yaşa
Aralık en sevdiğim ay,
Uzun uzun gecelerin hüznü göklerde,
Erkenden kararan günlerin telaşı bizde
Sahillerin rüzgar ile söyleştiği günler…
İşte o günler,
Mavidir hüznümün saçları.
Yanmamış sahranın kızıl sıcağında,
Yeşil şaraplarla sarhoş olmamış,
Gözlerinin sisli ormanlarında.
Islanmış ağlayan göklerin kederinde,
Gözlerini hiç mi hiç sevmemiş.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!