Ecel, ince bir rüzgar gibi,
zarifçe dokunur hayata.
Zaman çıldırmış bir yolda koşar,
sevda ise,
vuslata varmayan bir hüsran masalı.
Çocukların gömüldüğü bir dünyada,
Bahsetmesin kimse mutluluktan.
Biz mutluluğu,
Çocuklarla birlikte gömdük toprağa.
Gözyaşları akarken toprağa,
biz çocuk olmadık hiçbir zaman,
çocuklar içinde hiç oynamadık ki.
koşup düşmedik çimenlere,
avuçlarımızda çamur yoğurmadık.
onlar bir gülüşte dünyayı döndürürler,
Dağlar, yükselir göğe doğru sessiz,
Her bir zirvesi karla kaplı, bembeyaz, temiz.
Aşılmaz sanırsın, ulaşılmaz belki,
Ama içimdeki sevda gibi dimdik, ve sessiz.
Dağlar, sır gibi saklar nice düşleri,
Yavaş yavaş adımladım,
sessizliğin yankısıyla,
boş sokaklarda, rüzgarın usulca savurduğu yapraklar gibi…
Seni bulmayı düşledim,
gözlerimde hatıraların izi,
Aşk içinde yanar her gece,
Sokaklar sessiz, yalnız ve ince,
Dolarsa gözlerin bir hatıra ile,
Ne oldu derse, darda mısın gönlüm?
Gidersen kimseler tutmazsa beni,
Leyla, Mecnun’a vurgun,
Ferhat, Şirin’e.
Seven, sevdiğine vurulmuş,
Ama sen, seni sevene dargın.
Ne garip bir hal bu,
Üzüntülü değilim, huyum bu yana.
Beklentim yok kimseden, ne dün ne de bugün.
Hayat böyledir işte, alışır insan zamanla,
Kendiyle kalmak en doğru yoldur aslında.
Aslında anlatırdım da,
değişen bir şey olmaz.
Kelime kelime döksem içimi,
her cümle bir yankı gibi kaybolur sende.
Çünkü senin kalbin taş,
ne sevdayı duyar, ne de hüznü.
Seni seviyorum ,
demeyeceğim.
çünkü sen sevgiyi ziyan ediyorsun.
her sözcük savrulmuş rüzgâra,
her dokunuş eksilmiş zamandan.
ve ben,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!