"Kaç fırtına devirdi dallarımı, kaç geceye yenik düştü umutlarım…
Ama hiçbirinde sönmedi içimdeki ışık.
Savruldum, kırıldım belki ama hiç vazgeçmedim.
Çünkü ben, kendi baharını doğuran bir tohumum.
Ve her kışın ardından, yeniden yeşeririm!"
Bir narçiçeği gibi açtım gecenin ortasında,
Ne gündü bana dost, ne sabahlar tanıdı beni.
Karanlıkta büyüyen bir fısıltıydım belki,
Rüzgârla savrulan kırık bir heceydim senin dilinde...
O vakit, sadece dudaklarım suskundu,
Bu gece, içimde yankılanan çığlıklar var…
O zaman sadece bakışlarım yorgundu,
Bu gece, kalbim darmadağın…
Geceye karşı bir vakit…
Adını fısıldamışlığım da var.
Kimse seni o saatlerde benim kadar özleyemez.
Gece yarısına yakın bir vakit…
Sana dua ettiğim de oldu.
İster misin savrulalım rüzgârlara?
Hayalleri sar göklere, gel benimle
Bırak korkularını eski yaralara
Cesaretini al yanına, gel benimle
Sen derin uçurumlarda yankılanan ses gibisin,
Bazen fısıltı bazen gök gürültüsü gibisin.
Bir çözer, bir düğümler, bir söker, bir örersin;
Sen hem bir bilmece hem de cevap gibisin.
Sen uçsuz bucaksız enginlerde mavi gibisin
Gece semada parlayan bir yıldız gibisin,
Kalbimde ismi okunmayanların,
Gıyabi cenazelerini taşıdım içimde.
Nasıl bilirdin diye sordular ruhuma,
İyi bilirdim de, kendime yalan söyleyemedim.
Dediler ki;
Nasıl hissedersin uzaktaki birini
Dedim sesi kulağıma, sözü ruhuma
değmese de hayali
kalbime değdi ben onu
Gönülden sevdim.
Varsın kıran kırssın, aşk bize kalsın,
Gönülden bilmeyen, Hakk'ı ne anlar?
Göz var görmez, dil var bilmez,
Olsun, aşk ile yanan can var.
Bu yol çetindir, sabrı gerek çok,
Seni çok özleyince, Sessizliğe bürünüyorum
Bugün az konuştuysam bil ki, çok özlemişim.
Hasretin susturuyor dilimi,
Ruhum sükûnete teslim
Can veriyor gibi sessizliğim,
Canımı alıyor sensizliğim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!