Kaç kişiyiz yalnızlığın içinde
Neresinden tutsak bir parçası elimizde
Göğsümüze vuran zonklama
Baş bir yerde kol ayrı
Yürek neresinde
Her şiir sana dokunur
Her şiir senden beslenirken
Türkü tadında
Nihavent makamında
Dudaklarından dökülürken
Gerekirse giderim demiştim.
Ardım sıra yürüyen dağları ezip,
Gölgesini kefen giyen denizlerin içinden çıkarak…
Bir boşluğun yansımasıydı rengin,
Düşüne orak değmiş.
İyi değilim dedi.
Gerekçesi hiç sorulmayan bir kimsesizlikle, yorgun düşlerinin limanına demirlemişliğinde…
Hangi yöne dönse yönünü tutarsızlığın eserine bakarken…
Sadece iyi değilim…
Ne çok şeyi sığdırmışken söylediklerine…
Ne çok şey dökülürken yüreğinden susmuşluğuyla dile gelen…
İçinizdeki kuşkuları yok etmedikçe
Hep eksiksiniz
Ve boşluğunuz doldurulamaz
Size sunulan yaşam dilimi
Yaşadığınızla ölçülü
Aslında mutsuz değilim.
Hiçbir şey değilim
Şiir düşselliğine sığdırmaya
Çabalıyorum en zor zamanları
Dil dönmezinde olsa bile
Seni sensizlikte, seninle yaşamanın
Durgun hissiz ve sığ
Kendi içimde tükenişimin
Rüzgârlarıyla savruluşum
Yaşamayı biliyorum
Acıyı hissettiğimden
Öyle bir zaman dilimi
Sessizliğin hâkimiyetini sürdüğü
Gece desen hiç değil
Gündüzlerden çok uzaklarda
Yarım kalmışlığın üzerine çekili özlem duvarlarına sıkışık
Gözlerin gülüyor kadın
Yıldız yıldız bakıyorsun
Saçlarına ay takılmış
Güneşi kıskandıran doğuşunla
Bak köşede ellerin yarınlara uzanmış
Yorgun bir rüzgâr
Zamansızlığın ikramı
Kimselere değmeyen
Yalnızlığın en kuytu
En dokunulmaz vaktidir




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!