ben gitmeden
selam söyle yağmurlarıma
çölde çiçek getirsin
ihtiyar bir kapıdan girsin içeri
kilitlerini açsın gençliğimin
iffetli aynalarda dokunsun saçlarına
Papatyalar kokar çocukça bir coşkuyla
Her bakışı yedi iklim yaprağında doğarmış
Rüzgâr alır saçlarını dalgın bir kuşkuyla
Meğer gözlerin girilmez bahçe imiş
Papatyalar kokar çocukça bir coşkuyla
Say ki…
Beni sen öldürdün
Çatır çatır kopardın içimde büyüyen fidanları
Köklerimde biriktirdiğim yağmur damlaları hasretine yol aldı
Yazılmamış mektup gibiydi sözlerin
Hangi hikâyeme eklesem bilmem ki
Ben şairsem güzelim,
Gözlerine yazarım hep şiirlerimi
Ellerine,
Saçlarına,
Kirpiğinin ucuna
Bir tek bakışına
Öğün ey aşk masalı, gönül sarayı öğün
Ayrılığın o sükût merdivenleri gözyaşımdı
Zindanıma yürürken Elif olsun sözlerin
Seni o merdivenlerde bekliyorum şimdi
Ömrümü avuçlarına sığdır derin bir kuyuda
Aşk; güneşle karın buluşmasıdır Erzurum’da
Arıyor bu çaresizlikte gözlerim gözlerini
Bir tutam boşluk kadar yer kalmadı bende
Ben miyim sende kalan; gör hallerimi
Kulaktaki her sesin sebebisin Erzurum
Erzurum garında bir sabah erken
Ayrılık kuşları çekip giderken
Darağacına henüz vakit var iken
Beni bu şehirde bırakıp gitme
Erzurum garında bağdaş kurmuşum
Erzurum gibi sev,
Yedi kapısına örülmüş bir ağ gibi,
Zamanlarıma kilit vur…
Ruhumun neşterini bile ellerinle,
Erzurum gibi ol,
Sokaklarında kaybet mazlum kalan evlerimi,
ey eski yalnızlığım şimdi nerdesin?
kuraklık kavurdu boşluklarını ellerimin
avuçlarım ölü ruhlarıyla taştı
dalgın bakışların eyvahı mıydı içimde büyüyen
yoksa yalnızlığa çağ açan yerde misin?
eylül,
kavuşmaktır giden kuşlara inat.
dökülmektir yaprak yaprak gözyaşlarında.
saklanmak,
bir ağaç arkasında dönmeyene hasret.
eylül,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!