Geldi geçti bayram da;
Kim hissedar kim muaf?
Acep şu son bayramda;
Kaç kişiye çıktı af?
Kimler vurdu voliyi?
Sabah akşam hep masal;
Bu ne iştir be anne?
Bu mu arzda tek yasal?
Nere gidiş de anne?
Bu ne menem ninni ki;
Şu dünyada tek gayen; makam mevki kariyer
Bu üç şeyi uhra’ya; yaptın daim bariyer
Bu ne gaflet arkadaş, Ölüm varken cihanda?
Bil ki asla o üçü; kabul etmez karayer!
Biliyorum çok gaf’ım!
Arşa çıkar eyvahım!
İşe yararken ah’ım;
Affet beni Allah’ım!
Çokça şaşıp yanıldım!
Bırak dostum inadı, şu tövbeye gel eh de!
Ölüm denen o cellât, çöker her an başına!
At elinden şişeyi, mut arama kadehte!
Geldiğinde o ecel, bakmaz bil gözün yaşına!
Melekler derdest edip, sevk edince mezara;
Gıpta etme zengine;
Vermiyorsa fakire!
Varsa imanın dine;
Hiç imrenme bir kire!
El kiriyse mal, meta;
Gına geldi halklara, mavalları duymaktan;
Bozun artık ezberi, yoksa isyan çıkacak!
Yorulmadı çeneniz, zırvaları saymaktan;
Bir patlarsa şu millet, nice canlar çıkacak!
Gökten mehdi beklerken, yerde buldum mehdiyi!
Meğer mehdi Mevla’dan, arza inen kur’an’mış.
O, verirmiş meğersem; hidayeti en iyi
Mü’min için o kitap; en bulunmaz yaranmış.
Ey başıboş sergerdan, sokak cadde dolaşan;
Nedir şenin şu halin, yok mu kutsi bir gayen?
Ey herkese bulaşıp, onla bunla dalaşan;
Tez aklını başa al, tükeniyor sermayen!
Madem sen bir askersin, öyle davran ve yaşa!
Gönül denen o hane;
Zannetme ki kerhane!
Dersen nasıl bir hane?
Derim; o yer mabettir!
Kalp denilen şu hane;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!