Şekavet çetesinden firar etmiş de nice,
Şiir sakalığına soyunuyor yenice;
Yazıp çizdiklerinin kıymeti harbiyesi,
Orman kestanesinin topurundan hallice…
Zorunlu başkalaşma kendine sürülenden,
O çile menzilinde toz kanat örülenden
Kırk uyaklı kırk sitem özgürlük terennümü,
İpek kırığı sözler defteri dürülenden...
Ölü sevicileriz diyen galiba haklı;
Nice değer adeta yaşıyorken yasaklı;
Pahasına güç yetmez nadide mücevherler,
Kem gözlere kilitli sır andaçlarda saklı...
Kadim Türkçede “Alla”, yücelerden yücedir;
Her tasavvurdan beri, kimse bilmez nicedir;
Duaya layık Çalap, fikir veren “İdi-kut”,
Kadiri-Mutlak Tanrı, erkli ve görklücedir…
Lahanacı Selim Han’ın yeşil efsun gazeli;
Bamyacı Sultan Mahmut’un kırmızı fes özeli;
Amasya ve Merzifon’dan payitahta taşınan,
Beş yüz yıllık rekabette milli renk en güzeli...
Anlam arayışında saf aşkı nefeslendik;
Ondan çağrışımlarla sevgiliye seslendik;
Raf ömrü kaygısından azade mazmunların,
Doğal imge ürünü hazlarıyla beslendik…
Şair, kadim aşklarda kendinden iz bulmalı,
Genel geçer kıssadan özgün ibret almalı,
Mecazen gerçekliğin hüsran nöbetlerinde,
İşi, kalem kırmadan şiir yazmak olmalı...
Beynimizde biriken ince fikir sözleri,
Terennüme yeltensek dudak yakar közleri;
Üslubu beyan için aynıyla insan derler,
Edebi sohbetlerde çayı fikren içeriz;
Onun su belleğinden özlü sözler seçeriz;
Demlenen duygulara tercüman dizelerle
Kelam ejderlerine meram dersi geçeriz...
Medyunuz, isminden azat, sır küpüne dolanlara,
Sıradan ömürlerini bize temel kılanlara;
Afra tafra şunca şöhret, minnet duyar mı, hiç sanmam,
Çıktıkları merdivenin harcına kum olanlara ?!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!