Sen sahili seversin
Yüzmeyi
Sabahlara dek zil zurna olup gezmeyi
Senin için yaşam
Yemek
geçmişi sorupta zedeleme
atînin yüreğini
yaşartma gözlerini
bırakta kuru kalsın!
sevgiye dair yer aç heybende
Gönülden gönüle yol var demişler,
Gönlünü gönlüme bağla sevdiğim,
Aşkınla yanayım Mecnun’dan beter,
Sağanak ol yağ da söndür sevdiğim.
Dünya denilen han iki kapılı,
Aş, ekmek yok deyip düştük yollara,
iş deyip, yalvardık hadsiz kullara,
Buldukça azıttık, döndük onlara,
Ar eder dönemem bizim ellere...
Deniz köpüğü kadardı günahlarım
Çıkmaz sokaklarda dolaşıyordum
Sen yetiştin imdadıma
Rahmetle geldin
Mağfiretle geldin
Cehennemden azad müjdesiyle geldin
Altın kolye, burma bilezik,
inci küpe, pırlanta tek taş,
Gümüş hızma yahut halhal
Almam gelsede gözünden yaş.
Canım, cicim, aşkım, bitanem,
Dışarıya adımını atar atmaz
Kuru bir ayaz çarpar yüzüne
Uyanırsın
Kapıyı kapatır kapatmaz
Derin bir nefes alır
Yola revan olursun
Bir hoş sadamız kalsın, gökkubbenin altında,
Duyanlar ibret alsın, etsinler bize dua.
Öfkemizi yenelim, küfür çıkmasın dilden,
Aldırmadan geçelim, kimseyi incitmeden.
Affeder mi Allah’ım, şu günahkar kulunu?
Yalvarıp, yakarayım, göstersin hak yolunu.
Kalbimi bağlayayım, bir mürşid-i kamile,
Nurlar ile dolayım, yaklaşayım Rabb’ime.
Vuslata kurmuştu saatini
Soluk soluğaydı vardığında istasyona
Trenin sirenini duyunca
Kalbi güm güm diye atmaya başladı
Veda uzun sürmüştü bu sefer
Belkide sırf buyüzden




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!