ve geceydi
ve zifir karanlık
ne yıldızlar görünüyordu
ne bir lahza ay
ölesiye yalnızlık
öldüresiye kahpelik
Sevdamı yazarım yüce dağlara,
Yarim dönde yüreğimi dağlama,
Hasretinden hazan düştü bağlara,
Vuslat uzak yaman oldu hallarım,
Naçar kaldım gece gündüz ağlarım...
Ademoğlu yönünü şaşıralı çok oldu
Kimi yumdu gözünü kimisi sağır oldu
İnsanlık denen mefhum görünmüyor epeydir
Az evvel söndü son mum şimdi her yer zifirdir
Bu sabah da açtım gözlerimi hayata,
Derin derin nefesler aldım, yaşıyordum.
Yaklaştım perdelerin kapattığı cama,
Etraf aydınlanmıştı ve ben görüyordum.
Yapraklar seher yeliyle sallanıyordu,
O da gecelerin karanlığına bir düş
Saklamak isterdi, bıkmadan umuda
Adımlar atan çocuklardan…
Ah müjgan,
Çağlayan suyumu tut göz pınarlarımdan!
Yıllarca beklemiştim, yolunu gözlemiştim,
Beni anlayan bir dost Mevlâ’mdan dilemiştim.
Mevlâna’yım Mevlâna, ben aşığım Mevlâ’ma,
Şems’tir benim yoldaşım, o vakıftır sırrıma.
söylenecek o kadar çok şey var ki, dinleyecek kulak yok,
bu yüzden dilim lâl...
yazılacak o kadar çok şey var ki, okuyacak gözler yok,
bu yüzden kalem kırık...
masumları, sabileri katleden
o kanı bozukları
Eskiden huzur vardı,
Mutluluk vardı,
Sevgi vardı,
Saygı vardı,
Yürüyorum yârin geçtiği sokakta
Kaldırımda izlerini arayarak,
İsmini sayıklıyorum her solukta,
Hayaliyle avunuyorum ağlayarak.
Bir gölge mendil uzatıyor usulca,
Yanık sesiyle
kucağındaki sabiye
ninni mırıldanırken annesi;
Cılız sesiyle




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!