SABAHIN FECRİ
Gözyaşlarımla zehirledim geceyi
Bulutlara yükleyerek her heceyi
Aşk denilen cevapsız bilmeceyi
Sabahın fecrinde sana yolladım.
Dil ile ikrar kalple tasdik değil midir safahat
Bilerek anlayarak inkar etmek değil midir sefahat
Cehaleti alimliğin ardına saklamak değil midir kabahat
Masamda küçücük bir tabak dolusu kuruyemiş
Anason kokuyor etraf, benden öncekiler demlenmiş
Yan masada iki kafadar, gözler kızarmış, sözler kirlenmiş
Asıyor, biçiyor, kesiyor beli ki sağlam terkedilmiş
Nihayet garson elinde tepsi ile geliyor
Geçici mutluluğu, rakıyı, buzu, suyu yüklenmiş
Görmeyi göze indirgedik
Vicdanın görmesini bilemedik
Aklın görmesi nazar, gözün ki rü'yet
Oysa ki vicdan görmesiydi basiret
Şu şairler Leyla
Dedikleri kadar Mevla
Deselerdi
Kesin cennetliklerdi.
Bu gece deniz gözümde inan çarşaf gibi uzanıyor
Yüreğim senin için masmavi renkte kıyafetler biçiyor
Gün gelir sanada şiir yazılır, yüreğinde iz kalır
Uzatırsın ellerini erişemez, uzaktan izler kalırsın
Gün gelir bir yerde karşılaşılır, üstünde göz kalır
Çekip gider yanından, ardından gözler kalırsın
Aşk meyhanesinin cem-i camından
Içtigimden aklım sarhoş, canım sarhoş
Boş kadehi uzattım, sakimden
İsteğimden aklım bir hoş, canım bir hoş
Kadehler peşpese Hüseyni yandı
Insanlar mı
Anılar mı
Neden gül
Yüzün gülmez oldu
Dağlar ürktü
Şimdiki aklım olsa böyle olurmuydum
Gecelerce ses, seda bekler dururmuydum
Başımı kara duvarlara vururmuydum
Çaresiz aşka düşerek dert bulurmuydum
Aşkı tatmasam elbette mutlu olurdum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!