Dizilmiş müminler musallalı avluda
Yakınlar önde dostlar arkada
Neyi vardı da neyi kaldı dünyada
Hoca seslenir " Er kişi niyetine"
İşte üzerinde üç yada beş karış patiska
Bir beden çenesi bağlı
Yatıyor beyazlar içinde
Üzerine adi patiska örtülü
Boş, soğuk duvarlar içinde
Ruhu teslim etmiş emanetçiye
Es sâla, sevgiyle kalanlara
Yüze gülüp ardımdan vuranlara
Es sâla, sahte gülen dünyaya
Geçti ömür, şükür Mevlaya
Yaz katip utanma emir fermanı
Tenin gibi kara mürekkep ile idamı
Yansın kelimeler, isini bırakır mı dumanı
Yalayıp geçerken kapkara suratını
Yaz katip utanma! Suratın gibi bahtım kara
Hergün aynı saatte kapından geçeni
Açıver perdeni de görsen ne olur
Sabahın nuru ile gül-i ruhşen çehreni
Göster garibe, bahtiyar eyle ne olur
Düşsen aşk çölüne, kumlar nerden bilsin seni
Düşsen yar gönlüne, kullar nerden bilsin seni
Düşsen ak günüme, kuşlar nerden bilsin seni
Düşsen hep önüme, yollar nerden bilsin seni
Seni görmeden aşk yaşayan anlamaz beni
Kendime sevdayı seçtimse kime ne
Cehennemi layık gördümse kime ne
Aşkın çöllerine düştümse kime ne
Yar için ben bende öldümse kime ne
Malı, mülkü, makamı attım kime ne
Ferhat'ta, Tahir'de, Kerem'de
Yar için atan yüreklerde
Denizlerde, göklerde, yerde
Insan denilen beşerde
Huyum ben...
Ney gibi yüreğime dokundu sesin
Mey gibi ciğerime dokundu sevgin



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!