Gelip geçer idim kapınızdan
Verdiğim selamı duymadım mı?
Güneş utanırdı, gül çehrenden
Aklımı başımdan almadın mı?
Sarhoş edici aşk şarabından
Meyhaneci yine ben geldim
Kap zehir dolu şişeyi gel
Bir de neşeli birşeyler çal
Ama ne olur benden değil
Durdur zaman denilen çarkı
Yeryüzüne elif elif dizilen
Sanki nur kümesinden dökülen
El bağlayıp kıbleye dönen
Uzun ve yüce minareler
Seslenin kullar Hakk'ı bilsin
Minicik serçe falezlerde aslan cüretiyle intihara meyilli
Azrail acır mı sandın, yoklar küçücük kalbinin nazik tetiğini
Dizilmiş müminler musallalı avluda
Yakınlar önde dostlar arkada
Neyi vardı da neyi kaldı dünyada
Hoca seslenir " Er kişi niyetine"
İşte üzerinde üç yada beş karış patiska
Bir beden çenesi bağlı
Yatıyor beyazlar içinde
Üzerine adi patiska örtülü
Boş, soğuk duvarlar içinde
Ruhu teslim etmiş emanetçiye
Es sâla, sevgiyle kalanlara
Yüze gülüp ardımdan vuranlara
Es sâla, sahte gülen dünyaya
Geçti ömür, şükür Mevlaya
Yaz katip utanma emir fermanı
Tenin gibi kara mürekkep ile idamı
Yansın kelimeler, isini bırakır mı dumanı
Yalayıp geçerken kapkara suratını
Yaz katip utanma! Suratın gibi bahtım kara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!