Gülüşümü gamzelerimde gösterir
Gözlerimde saklarım
Masmavi kaftanımı giyer
Bir kartal kanadında
Sonsuzluğa uçarım
Boşuna uğraşma hayat
NE EL SALLAYABİLDİM NE AĞIRLAYABİLDİM
Mutluluk ata binmiş
Koşuyorken dört nala
Gözüm takılı kaldı
Ufuktaki noktada
Annesinin tatlısı
Babasının nazlısı
Annesinin güzeli
Babasının özeli
Annesinin bebeği
Babasının çiçeği
Dört işlemde değişmeyen
Hep aynı sonuca giden
Eldesiyle sevgi veren
Tek terimdir öğretmenim
Hayatın zorluklarını
Neden herkes gibi değilsin?
Dedi klişe bakışların
Herkessizim
Dedi sessizliğim
Bakıp görmemektir
Ruhun Sancısı
Her bir hücren sır yüklü bir kum tanesidir
Zamanla çakıla dönüşür bedeninde
Sen usanmadan yükledikçe sırları
Taş olur kaya olur ve dahası kayaç olur
.........
Susan gönlü tartamazsın
Öyle ağırdır
Teselliye çabalama
Gayrı sağırdır
Düş ülkesine
Düştü yolum
Sakladım duygularımı
En ücra köşesine
Gün aymasın Tanrım
Ben tutunurum
Duygularım dorukta
Ne alam bu yoklukta
Bir balonun içine
Sevgiler dolduralım
Pencereyi açıp da
Göklere uçuralım
Tanrım;
Kapılarını kalemime kapattığın günden beri şiir yazmadım. Şair öl dedin, öldüm... Son yazdığım mı?
O, o sadece bir ağıt... Şiir değil ki. O acı güne saygı duruşu idi. Yüreğimin acıyı vuruşu idi o.
Duvarların arkasında dur ve sakın çıkma dışarı dedin. Sus dedin, yazma dedin. Ev ...