gamsız derler bana
ciğerimi bilirlermiş
yanılıyorlar mı
cıks yanılmıyorlar
öyleyim valla
yürek közüm
bana armağan ettiğin şarkının
içine saklandım
beni korusun diye
susarak özlemeyi
öğrettiğin günden beri
işte yeni hayatım
bakalım ayak uydurmak
kolay olacak mı
iki tane kirpi
bir kaplumbağa
beş on kadar köpek
geçmişten anı taşırsan an'a
aynı anı'yı iki kez yaşarsın
gelecekte anarsan aynı anı'yı
zaman gider sen kalırsın
zamanda anı olarak anılırsın
Anne olman gerek senin
Acıyla yanarken tenin
İçinde ölürken cenin
Kaç teselli gerek sana
Yine de anlayamazsın
ey yâr
araya girecek yine
uzun aralar
uzun aradan sonra
hasret çekilecek köşesine
ruhuma sorsan
ışık der renk der
kalbime sorsan
huzur der zevk der
elime sorsan
her mevsim yaz der
var işte
öyle bir klişe
yok muydu yoksa
e şimdi olsun
"hayata bağlayan
Sakın sitemlerle çıkma karşımıza
Şanına yakışır bir doğum için
Elimizden gelmeyeni de yaptık
Yani iyilik çaba sarf etmekle olur
Lakin kötülük
Ruhun kapısında
dünyaya mı sevdalıydık
canımıza mı
canımıza desem
can bende
öyle ki
tutunmuş hayata sımsıkı
Tanrım;
Kapılarını kalemime kapattığın günden beri şiir yazmadım. Şair öl dedin, öldüm... Son yazdığım mı?
O, o sadece bir ağıt... Şiir değil ki. O acı güne saygı duruşu idi. Yüreğimin acıyı vuruşu idi o.
Duvarların arkasında dur ve sakın çıkma dışarı dedin. Sus dedin, yazma dedin. Ev ...