Ölümdü her savuruşun, çocuk!
Sana geceleri ayrılıklar besleyemezdim
Bayılıyorum masum gülüşün altındaki gizli çatılığa
Kader, tekelin!
Ezik kalamazdın, çocuk!
Yermek değil, inkâr edilişin gözyaşları
Sevgilim
Yılanım
Zehirleye zehirleye kamufle serserim
Yılansal yanım
Saf yanım
Kör yanım
İyi olma gibi bir şansımın olmadığını bir kez daha gördüm. Kadife dokunuşlu yalnız çocuk artık dokunmayacak mısın yaralı tokmağıma.
Bize hayat iyi olma hakkını biraz tatlı gülüşlerden arta kalan küçük izler olarak bıraktı. Dokunuşlarımız soğudu. Sevişmelerimiz sevgisini yitirdi. Yalnızlıklarımız arttı. Ve aşk bizleri gerçekten yarı yolda bıraktı.
Biz hiçbir zaman iyi olmanın yüce duygusuna erişemeyeceğiz. Üstümde ki elbiseler yırtık. Ne Selimiye anlar beni ne de Madrid. Kala kalmak. Okulda en arka sırada bağıra bağıra söylediğim şarkıların nakaratlarını unuttum. Bizi bu kadar mı doğa bilincinden muaf tuttular. “Hani yerli malı yurdun malıydı herkes onu kullanmalıydı”. Ben nerenin malıyım. Ve bizi neden yanlış yerde kullanmaya devam ediyorsunuz. Biz bu ülkede yanlış yerdeyiz.
Yanlış nefes alıyoruz
Hiçbir şeyimiz yok. Aşk var. Aşkta kanlı bir gecenin kanlı mateminde tek edip gitti bizleri. Yalan, acı, gerçek, hakikat ne varsa silip süpürdü. Bir ara düşündüm de düşümde bir aşk kalmıştı. Acı çeken bedenlerde acıdan kaçar olduk tam da acıya alışmışken. Çok eskiden tek gecede bin aşk, bin aşkta tek gece vardı. Şimdi bin gecede tek aşk, tek aşkta bin gece bile yok. Sevdim ben Allah belamı versin ki sevdim.
Biliyorum her şey geçer, zaman bile kalmaz değişim içinde. Yoğrulup sıradanlığımızda gebereceğiz. Bir gebereceğiz bir yok olacağız. Gebermek bile yok edemeyecek bizleri. Yolda giderken kristal bir tabutta gördüm. Dokunsam parçalanacaktın. Sevdim seni ben bunu martılar böyle bilsin.
VICIK VICIK
Planların tutmuyor
Hayallerin karambol
Eski merhametin yok
Boşlukta yaşıyor taş kalbin
Aşk heyacanla baslar
Ardından korkular sarar
gel-git olur vaatler
Gelen gideni hep arar
Korkudur aşkın kimliği
Biliyorum gelmeyeceğim
Bilinmez bir kış
Issız tren sesleri
Elimde bir tutam kaktüs gülleri
Yüzümde İzmir’in dokunaklı sevişmeleri
Terk edip gitti gözlerin, bakmıyor yüzüme
Biriktirdiğin anlık nevrotik çıkarımlarla bir yerden diğer bir yere sürükleniyorsun
Hayırsız bir tay, okşuyor saçlarını
Hayrın nal sesleri sevişiyor gardiyan ruhumda
Biz birbirimizden biteli çok oldu
Gel, kaoslarımız biçimlenmeli biz bütünlerde
Gel, kaoslarımız ayrılmalı tekillerimizde
Gel, kaoslarım bana sahip cıktı
Sen, sen olmayı tasarlayarak bedenimin dehlizlerine inemedin
Parçalara ayrılsaydın ve ruhumu takip edebilseydin sende ki bütünler parçalardı elimde ki yitirilmiş son yalnızlığımı!
Bazen nerde olduğuma şaşırıyorum. Bazen neyden kaçtığımın farkında bile değilim. İnsanlarda uzak bir dağ evinde yaşamak istiyorum. Karla karışık yağan yağmurun sesi beni kendime getirmeye yetiyor. Issız dağları yamaçları aşıp yeni yerler görmek istiyorum. Karlı ve yağmurlu havada çıktım yola. Ayakkabılarım çamura saplanmıştı. Bir kaç ev gördüm yamaç arasında. Bu yollar arasında sanki o evleri görmesem yolumu asla bulamayacak gibi olacaktım. Her ev bir umut gibidir. Her evde tütün çay kokusu beni kendime getiriyor.
Yaşadım köye alışmak zaman aldı ama bir şekilde alıştım. Günler geçti. Aylar geçti. Yıllar geçti. Oranın iklimine de havasına da insanlarına alışmak kolay olmadı. Zor da olmadı. Ben sadece yolumu aradım. Belki de burda buldum. Şehir hayatının hapisenisinde bir mahkum gibi yaşadım. Kendi evim benim sürgün yerimdi. Bir şekilde hava almam lazımdı. Nefessiz kalıyordum. Taki bırakıp gitmeye cesaret bulduğum o ana dek. Her yolculuk bir kaçıştır. Her yolculuk bir denemedir. Denemekten zarar gelmediğini çok yıllar sonra anladım. Hiç demeden bir çıkış yolu bulmak çok daha zordu.
Karlı yamacın arkasındaki köyde tanıştığım Hasan'la uzun uzun konuşmaya çalıştık. Aramızda iletişim ağı hem var gibiydi hem de yok. Sürekli tütün sarıp duruyordu.
'Sen yeni geldin buralara! Buraların adeti sizin adetlerinizden farklıdır' diyordu. İçimdeki ses devreye girdi birden. Sizin kültür dediğiniz adetleriniz, gelenek görenekleriniz bir dayatma dan ibaret değil mi diye. Sonra ağzımdan bir kaç kelime döküldü. Belki bilirim belki de bilmem. Ama alışmayı iyi bilirim.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!