İçimde biriktirdiğim yalnızlık demetlerinden bir senfoni yaratıyorum.
Alışkanlıkları mı yenemedim.
Yalnızlığa bu kadar çok düşkün olan çocuk zaaflarını ürkütmekte…
Yataktan yeni uyandım ve beni bağlayabilecek ideal bir güç yok artık.
Son krizimden bu yana içimdeki ışıkların rengi matlaştı.
Ruhumdan aşağı inen bir soytarı elimden tutuyor.
İçindeki sesi anlayamazsın ya, gölge gibi salkımlarını yerleştirirse peşi sıra kıtlık.
Boğazında bir şeyler düğümlenir kalır, böyle bir şey olsa gerek umudun ve sabrın bitiş nedeni. Tarifsiz, adı olmayan, günbegün insanın benliğini ele geçiren anlamsızlık duygusu. Kendi şarkılarını ezberlersin. Bildiğin tek nakarat vardır, onu da günlerce sessiz içinden mırıldanır durursun.
An gelir, ömrünün parça parça dağıldığını hissedersin. Birdenbire bir başına kalmanın hezimeti, bir kez daha hayata bağlamaya yetmez seni. Kulak ver, dinle! İçindeki sese inan ya da sokağa çık, bağır! Bir caminin avlusuna sığın, en basiti yeryüzünden kaç! Bir şeylere yandığını sorgulama artık! Aşktan kaç! En orospu, en hoyrat, en bitmiş, en frengili duyguların yalnızlığına sürün! Çünkü bizler, kötü çocuklardık. Gözlerimizdeki gri rengi göremeyecek kadar, özel duygulu. Hevesi kursağında kalmış, kötü çocuklar... Bir kez daha içindeki can sıkıntısına sarıl ve kendini hisset! Sarsıl…
Bulutlu havada sokakların depresyonuna girmek gibi bir şey sanırım yaşadıklarım. Kimseye güvenim kalmadı. Kendime bile. En yakınımda olan insanların yüzleri düştü yüzsüz kaldık. Artık nereye gidebiliriz? Kim ayıra bilir bizi kimliklerimizden o bile belli değil. Duygularım geçmişten geliyor sanırım. İnsanlar buruşturup atıyor yaşadıkları her şeyi. Herkes gibi bende egoistim. Benimde duyargalarım var katmerli, bende bir şeyleri yok etmeye çabalayan el mecmuası aşklar gibiyim. Klozetten kalkıp sifonu çekmeye çalışan, tuvaletti ki aynaya bakmaktan yeltenen adam gibi bakıyorsun bana. İğrenç olabilirim oysa tuvaletten geldiği mi bilmeyecek kadar doygunum olanlara. Dedim ya aklım karışık. Birkaç cinayet planının taslağını bile çok zor yapabiliyorum. Kolumu kaldıramıyorum ‘’boş bir boş gibi’. Tatta eldivenli balıkçının kapımdaki parmak izlerini bulamıyorum. Midem bulanıyor. Yaşananlardan dolayı çok doluyum. Tek kelimeyle boku yemiş gibiyim. Böğürtlenler misket oynar mı? Ya da ilkokuldan hiç getiremediğim takdir nağmeyi ilkokul hocam taktikler mi cifte can yanığı edasıyla? Sorun ne biliyor musun? Kendini başkalarına olduğundan çok teslim etmen. Oysa teslimiyetimi onlardan alabilecek kadar da pembe huylu sınırlara mevcudum. Yapayalnız kaldılar tıpkı benim gibi. Benim kendime kimse olan bir hiçim var sonuçta onların neyi kaldı? Sadece anlamsız bir hiç mi. Biliyorum yoluna girecek yaşananlar. Yeni yaşananlara gebe olacağım. Yenileri yenileri yenileri olacak… Peki, barmen bulaşıkları yıkaya bildin mi?
Bir yol çizdim, önümdeki kapüşonlu adam
Dedim ki:
Kaçımız kahpeliğimizin farkındayız?
Yeni bir kahpeliğin içinde bir yol haritası çiziyorum kendime
Olanları unuttuğum söylenemez
Kızgınsın çekemem
Anlayışsız hallerine gelemem
Dengelerin sarsılmış
Bu aşka yönünü şaşırmış
İlişkimiz bır oyun
Sensiz geceler
Seni heceler
Geçici ümitler
Aşkı zedeler
Hep yarım kaldım
Yeter artık yoruldum
Saçma sapan tripler
Paranoyak kaprisler
Üstüme gelme artık
Bir yerden sonra patlarım
Ee yani bende insanım
Sensiz gecenin vardiyasında tutuklu şiir
Düşler, en olmadık yerde yorgun düşmüş
Buğulu bir haç mevsiminde birkaç delikanlının seyri
“Düşlerinde yaşayan insan, bir gün ölür” derler
Tamamen yalnız kalmaktır ölüme
Ölümün ozanını umutsuzca bırakmaktır
Sevmek inanmaktır
Mücadele etmektir de
Aşk anahtarını
Doğru kalpte açmaktır
Beni yorma, soru sorma
1: Sevginin buza dönüştüğü bir ormandı
Doğanın bin bir düzlüğünde düzülüp
Doğayla ağlaşan aidiyet hisleri
Mutluluğa kamp kurmuş
Dramatize iklimler yaratıyorduk
Her zaman alttan alan
Yanlışları görmezden gelen
Her dediğine boyun eğen
Sürekli görmezden gelen kimdi?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!