Tatlı huysuz bir cadı
Gözleri bak faltaşı
Zehirli sözcüğünde
sihirli bir ok yayı
Kelimelerle oynama, çocuk!
Kelimeler yalnızlığıma musallat değildir
Gürültü ile yanaşma tarihin konağına
Böcekler, ruhu sömürmüş değildir
Hanımeli kokusu, nasıl bir kokuydu acaba?
Sahiplenme, öpme beni!
DARAĞACI
Mesafeler değil
Mesafen yordu
Bu sevdanın engelini
Sensizlik koydu
DARAĞACI
Mesafeler değil
Mesafen yordu
Bu sevdanın engelini
Sensizlik koydu
Güneş tutulması bu yanıyor kalbim
Hava çok sıcak ateş 38 derece
Seni yakarsam küllerin kalmaz
Ya sen beni yak ya da ben seni
Bu hikâyede sonumuz belli
Sevgili kim olduğunu bilmediğim,
Bugün seni düşündüm.
Kim olduğunu bilmiyorum ama sanki bir yerlerde var olduğunu hissediyorum.
Belki hiç karşılaşmadık.
Belki aynı şehirde, aynı durakta bekledik bir zamanlar.
Sevinçlerini, arzuların mı yitirdin Van?
Neden, gözlerin yaşlı?
Pervasızca sürükleniyor insanlar, bir yerden başka bir yere
Çok kalabalık gözlerin, çok çaresiz
İçindeki boşluk, günden güne büyüyor
Sen ağlarken, ben dayanamam Van
Sigara dumanını geceyle paylaşmam imkânsız gibi.
Haydi, sende yak Mark!
Çünkü var olmadan yok olacağız!
Despot topluluklar kadar sıradandı tüm yalanlar.
Gecenin bedenime inen tekmeleri kadar doğal, içten ve kendindendi antidespot uyanışım.
Böyle başladı anlayacağınız
“Düzgünün hüznü” diye
Nedir diye sorulacak olsa, cevap veremem ya!
Öyle başladı bendeki ağır aksak hegemonya
Karşı takımın rekabeti, almış altına düzüyordu hidayeti
“Vah ah” deyip, kemiriyordu vilayeti




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!