Seni tanımıyorum artık,
belki yalnızca yıllar önce
tozlu bir sayfada bıraktığım bir cümlesin.
Bağışlanamaz sözlerin vardı,
kuruturdun kuşkuyu sert rüzgarlarla.
Yetişkin olmak kolay değildi
Beden arası çocukluk zor gibi
Konuşmayı öğreten keşif kâr
Söz elde eden töre
EREZYON
Yağdın yağdın tüm gece
Üstüme başıma damladın
Gelgitlerle gittin geldin
Bir türlü sana yaranamadım
GEL GEL KALBİME
Güz sabahı geldim
Kalbine dokundum
Yağmur damlası olup
Aşkına yağdım
Bir aşk gemisi bekliyor bizi
Tüm limanlar
Tüm gemiler
Aska yelken acıyor
Ver elini yeni ufuklara
Geyik karşıdaki dağda görünmez artık
Varsıl niyetlerinizle kaçırdınız onu
Hani hep dilimizi, kökenimizi başka dilerin altına sıkıştırdık ya bunun gibi bir şey geyiğin cinayeti
Ah depresyonların efendisi, ne olacak bu geyiğin hâli?
Ne oldu ne bitti ansımadan, anlamadan, anlatamadan
Şimdi size tuhaf gelebilir sıka geyiğinin ibreli ölümü…
Ağzında uyuttuğun nöbetler, yalnızlığınla boy ölçüşseydi; can pazarı sabahlarda timsah gözyaşları dökmezdin
Yüzünün siluetini beceriyorum
Yıkım sinyali alındı
Menzili üst üste yığılan intihar habercilerini çağırın!
Okun ucundaki siyanür
AB grubu akan kan
Zamandır etin düğümü
Tutkulardır
Haz yoktur
Sayı karmaşası
Hüzünlü divan şiirleri
Çantalar içinde dünya
Tenin damağı kuruduysa, duygu fakiri yalnızlığın kalbi burkuldu
“Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda? ”
Ağlasam, kaç apartmanın penceresi kırılır?
Sesim yayılsa, kaç menzil öteden kuş göç eder?
Hava kararır
Mısra ağlar mı?
Seni gidi küçük kedi
Beni gidi şakiko şakiko, lay lay lay…
Sevilenle değil, sevişenle organ savaşına gir
Tamam mı?
Tamam mı?
Tamam ya, ben saçmalıyorum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!