Doğru hakkaten...Picasso ile insanların beyinsizliği ölçülebilir sanki... :)
Kübizmin uzun bir süre anlaşılamaması hiç bir şey ifade etmez. Ben İngilizce bilmiyorum ve anlamıyorum; bu İngilizce dilinin var olmadığı anlamına gelmez. O halde bilmediğim bir şeyi anlamıyorsam suçu başkalarına atmak neden?
'“Fotoğrafın son derece açık bir şekilde görüntülediği nesneleri ressam niçin kopya etsin ki? ” '
'“Eşyayı gördüğüm gibi değil, düşündüğüm gibi çizerim''
''Bir sergisinde: “Bu ne biçim balık? ”, diye soran birine: “Bu balık değil ki, bir resim! ” cevabını verir ''
'“Kübizim diğer resim anlayışlarından daha farklı değildir; çünkü aynı ilke ve eleman- lar hepsi için geçerlidir. Kübizmin uzun bir süre anlaşılamaması hiç bir şey ifade etmez. Ben İngilizce bilmiyorum ve anlamıyorum; bu İngilizce dilinin var olmadığı anlamına gelmez. O halde bilmediğim bir şeyi anlamıyorsam suçu başkalarına atmak neden? ”'
'Herkes sanatı anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü anlamak istemiyorlar? İnsanlar anlamaya çalışmadan geceyi, çiçekleri sevebiliyorlar. Ama sıra resme gelince ille de anlamaları gerekiyor. Resimleri açıklamaya çalışanlar yanlış yoldalar. Resimlerimden birine bakan bir seyirciden nasıl olur da benim yaşadığım şeyleri yaşamasını bekleyebilirsiniz? ”
:))))) He vallah... :)) O kadder lider özellikli möhim bir hatundu ki;
Anıtkabir özel defterine yazdığı 5 yazıdan dördü hiç okunmuyordu... Beşincisi ise aynen şöyleydi.... :)))))) ::
''''Yüce önder. Ulu ve büyük Atam! Doğru Yol Partisi'nin 14'üncü yılını idrak ediyoruz. (Sonra 14'ün üzerini karalamış, 15 yapmış) Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve demokrasinin bekçileri olarak 16'ıncı yılımızda huzurundayız... Davamız yarım asırlık yani 65 yıllık bir davadır. Milliyetçilik ve çağdaşlık yolunda yarım asırdır yani tam kırk yıldır yürüyoruz. Bu ülkenin çimentosu olmanın sevinci içindeyiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Bizimle tuğlaları yapıştıracaklar, duvar örecekler, bina yapacaklar, içimize girecekler. İlkelerinin ışığı altında partimizin 17'nci yılını kutluyor saygılar sunuyorum. Görüşmek üzere...''''
Keyfimin iki nedeni var: birincisi, 'meraklı' okurların, gerçekte 'serbest vezin' le yazılmış bu şiirleri, 'aruz' la yazılmış zannedip, ciddi ciddi, feilâtün mü yoksa mefâilün mü örgütüne oturtulduğunu aramaları; ikincisi, ritmin dolayısıyla veznin ve kafiyenin hor görüldüğü günümüz şiir ortamında, bunların bir şiirin oluşmasında -daha da önemlisi yaşamasında- ne kadar etkili olduğunu göstermesi! .
sonbahar kuşları teker teker terkettiler boğaz'ı
o mızrap aynı yorgun tereddütle yoklardı şehnâz'ı
içten bir serzeniş gibi tatlı hayli yumuşak bazı
bazı tellerinde geçmiş zamanların istiğnası nazı
o mızrap aynı yorgun tereddütle yoklardı şehnâz'ı
sinsi bir ısrarla uzamaz mı gün günden geceler
karanlık fena bastırır ürkek bir yağmur çiseler
artık ne eski ihtiras kalmış ne iyimser düşünceler
uçurumlara açıldığından gönlündeki pencereler
yoğun kötümserlik bulutları kuşatmış ince sazı
hayalindeki kadınlar ki ulaşamadığı kadınlardır
ulaşamadığı her kadın belki bir mutluluk imkânıdır
yoksa bu ulaştıklarıyla mutsuzluğundan mıdır
heyhat sona ermiştir ömür son vapur kalkmaktadır
çoğu hayal kırıklığı beyhude teselliler birazı
gramofonda taş plak tesadüf dalgınlıklardı
kafeslerden o şarkı hisar buselik sızardı
titreyişlerinde hicran epeyce tereddüt vardı
konsol aynalarında geçmişten unutulmuşlardı
o karpuzlu lâmbalar ki korkumuzu aydınlatırlardı
ölüm kesin ve mutlak kimsenin hiç kimseye
yardımı dokunmuyor cevap yok bilmeceye
sinsi bir korku siner zamanla düşünceye
dehşetle bakardık kulak kabartıp geceye
uzakta vuran davul amansız silahlardı
korkuyla geçen ömür görünmez bir deliliktir
mutluluk uzun sürmez mutlaka gündeliktir
ölüme yenik düşen aslında korkuya yeniktir
teselli kulağında kalmış o hisar buselik'tir
hani bir zamanlar lâmbalarımızda yanardı
takı
03.02.2006 - 12:05Ayakkabısız çıkarım da küpesiz çıkmam evden valla.. :))) Nasrettin hocaya sormuşlar kızın niye çirkin diye.. küpesi yok da ondan demiş....
vincent van gogh
03.02.2006 - 11:55Anlaşılmayanlar kervanı var mı bilmiyorum.. Anlayamayanlar kervanı var ama...
peçe
02.02.2006 - 16:56pardon...! nikâb değil 'nikâp'mış...
Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı misali oldu..
peçe
02.02.2006 - 16:51nikâb...
Yüz hapsi...
dizi
02.02.2006 - 16:06Tam bi kısmından kurtulduk derken nedir bölümüne dizi dizi yüzler kazandırası terimcikler...
bela bartok
02.02.2006 - 15:49İsyanın müziği.. Müthiş güzel....
saklamak
02.02.2006 - 15:36Sarımsağın kafa karıştırdığı eylem... :)))
yengeç burcu
27.01.2006 - 14:37Büyük oğluşumun burcu... :))) Neşeli kendiyle barışık.. Bu yüzden herkesle de barışık....
sigarayı bırakmak
27.01.2006 - 14:35önce başlamak lazım... :)))
Gönül
27.01.2006 - 14:32O çareyle ilgilenmez... Kendi işine bakar.. Yine de en iyi çareleri o bulur...
akıl
27.01.2006 - 14:31Çare makinesi....
ölüm
27.01.2006 - 14:26Çare bulmaya lüzum kalmayan ve çarelerin tükendiği an....
yaşam
27.01.2006 - 14:25durmadan çareler bulma sanatı...
zeka çeşitleri
27.01.2006 - 14:21En kıt olan çeşit;
kelime haznesi küfürden ibaret olup, bundan başka yazacak bişeyi olmayanlar....
Picasso
17.01.2006 - 14:42Doğru hakkaten...Picasso ile insanların beyinsizliği ölçülebilir sanki... :)
Kübizmin uzun bir süre anlaşılamaması hiç bir şey ifade etmez. Ben İngilizce bilmiyorum ve anlamıyorum; bu İngilizce dilinin var olmadığı anlamına gelmez. O halde bilmediğim bir şeyi anlamıyorsam suçu başkalarına atmak neden?
demiş picasso
Picasso
03.01.2006 - 12:34ve Picasso dan devam;
'“Fotoğrafın son derece açık bir şekilde görüntülediği nesneleri ressam niçin kopya etsin ki? ” '
'“Eşyayı gördüğüm gibi değil, düşündüğüm gibi çizerim''
''Bir sergisinde: “Bu ne biçim balık? ”, diye soran birine: “Bu balık değil ki, bir resim! ” cevabını verir ''
'“Kübizim diğer resim anlayışlarından daha farklı değildir; çünkü aynı ilke ve eleman- lar hepsi için geçerlidir. Kübizmin uzun bir süre anlaşılamaması hiç bir şey ifade etmez. Ben İngilizce bilmiyorum ve anlamıyorum; bu İngilizce dilinin var olmadığı anlamına gelmez. O halde bilmediğim bir şeyi anlamıyorsam suçu başkalarına atmak neden? ”'
Picasso
03.01.2006 - 12:28Picassonun resim üzerine söyledikleri;
'Herkes sanatı anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü anlamak istemiyorlar? İnsanlar anlamaya çalışmadan geceyi, çiçekleri sevebiliyorlar. Ama sıra resme gelince ille de anlamaları gerekiyor. Resimleri açıklamaya çalışanlar yanlış yoldalar. Resimlerimden birine bakan bir seyirciden nasıl olur da benim yaşadığım şeyleri yaşamasını bekleyebilirsiniz? ”
2006
02.01.2006 - 11:412006 mutluluk getirsin... Getirmezse koy gitsin... Daha 2007 vaarr.. 2008 vaaaaar.....! ! .. :)))
tansu çiller
29.12.2005 - 13:44:))))) He vallah... :)) O kadder lider özellikli möhim bir hatundu ki;
Anıtkabir özel defterine yazdığı 5 yazıdan dördü hiç okunmuyordu... Beşincisi ise aynen şöyleydi.... :)))))) ::
''''Yüce önder. Ulu ve büyük Atam! Doğru Yol Partisi'nin 14'üncü yılını idrak ediyoruz. (Sonra 14'ün üzerini karalamış, 15 yapmış) Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve demokrasinin bekçileri olarak 16'ıncı yılımızda huzurundayız... Davamız yarım asırlık yani 65 yıllık bir davadır. Milliyetçilik ve çağdaşlık yolunda yarım asırdır yani tam kırk yıldır yürüyoruz. Bu ülkenin çimentosu olmanın sevinci içindeyiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Bizimle tuğlaları yapıştıracaklar, duvar örecekler, bina yapacaklar, içimize girecekler. İlkelerinin ışığı altında partimizin 17'nci yılını kutluyor saygılar sunuyorum. Görüşmek üzere...''''
:))))))
İncesaz
27.12.2005 - 16:49Attila İlhanın cümleleriyle ince saz;
(Türk musikisi makamlarından, Divan şiirinin 'şarkı' formunda, müseddes'ler,muhammes'ler yazmak, epeydir keyifle sürdürdüğüm bir uğraş! .
Keyfimin iki nedeni var: birincisi, 'meraklı' okurların, gerçekte 'serbest vezin' le yazılmış bu şiirleri, 'aruz' la yazılmış zannedip, ciddi ciddi, feilâtün mü yoksa mefâilün mü örgütüne oturtulduğunu aramaları; ikincisi, ritmin dolayısıyla veznin ve kafiyenin hor görüldüğü günümüz şiir ortamında, bunların bir şiirin oluşmasında -daha da önemlisi yaşamasında- ne kadar etkili olduğunu göstermesi! .
İncesaz
27.12.2005 - 15:55Şehnâz
sonbahar kuşları teker teker terkettiler boğaz'ı
o mızrap aynı yorgun tereddütle yoklardı şehnâz'ı
içten bir serzeniş gibi tatlı hayli yumuşak bazı
bazı tellerinde geçmiş zamanların istiğnası nazı
o mızrap aynı yorgun tereddütle yoklardı şehnâz'ı
sinsi bir ısrarla uzamaz mı gün günden geceler
karanlık fena bastırır ürkek bir yağmur çiseler
artık ne eski ihtiras kalmış ne iyimser düşünceler
uçurumlara açıldığından gönlündeki pencereler
yoğun kötümserlik bulutları kuşatmış ince sazı
hayalindeki kadınlar ki ulaşamadığı kadınlardır
ulaşamadığı her kadın belki bir mutluluk imkânıdır
yoksa bu ulaştıklarıyla mutsuzluğundan mıdır
heyhat sona ermiştir ömür son vapur kalkmaktadır
çoğu hayal kırıklığı beyhude teselliler birazı
Attila İlhan
sevda yı anlatabilirmisiniz
27.12.2005 - 15:12Bir Yer Var, Biliyorum; Herşeyi Söylemek Mümkün, Epeyce Yaklaşmışım Duyuyorum
Anlatamıyorum...
nedir bölümü
23.12.2005 - 19:02Sürekli aynı sesi defalarca çıkardığı için boş bir kaptan çıktığı belli olan aralıksız sesten dolayı kazana dönmüş olan kafalarımızın müsebibi...
İncesaz
23.12.2005 - 18:42Hisar buselik
gramofonda taş plak tesadüf dalgınlıklardı
kafeslerden o şarkı hisar buselik sızardı
titreyişlerinde hicran epeyce tereddüt vardı
konsol aynalarında geçmişten unutulmuşlardı
o karpuzlu lâmbalar ki korkumuzu aydınlatırlardı
ölüm kesin ve mutlak kimsenin hiç kimseye
yardımı dokunmuyor cevap yok bilmeceye
sinsi bir korku siner zamanla düşünceye
dehşetle bakardık kulak kabartıp geceye
uzakta vuran davul amansız silahlardı
korkuyla geçen ömür görünmez bir deliliktir
mutluluk uzun sürmez mutlaka gündeliktir
ölüme yenik düşen aslında korkuya yeniktir
teselli kulağında kalmış o hisar buselik'tir
hani bir zamanlar lâmbalarımızda yanardı
Attila İlhan
Toplam 1393 mesaj bulundu