Ey ben!
diyebilmeli insan.
aynanın karşısına alıp kendini
ya da
suretini duvarlara nakşedip
duvarlarla konuşabilmeli
kendine üzülmeli ve kendini fırçalamalı..
en sonunda
kendini
şefkatle kendi bağrına basabilmeli..
bırakmadım
bırakmam...
her sabah yatakten kalkmak için yaptığımız eylem..
asi insanlarız biz aslında
her günün sabahı kıyafetlerimizi kuşanıp
hayatımızda devrimler yapmaya kalkıyoruz...
hayatımızda..
kendi hayatımızda..
nedir bu çırpınış?
tevekkül etmeyen insan
bir gemide yolculuk yapıyor olupta
sırtındaki yükü yere koymaya korkan insanın hali gibidir.
sorulsa neden koymuyorsun bu yükü yere diye
-ya gemi batarsa ya biri çalarsa
diye saçma bir cevap verirler.
bilmezlerki bindikleri geminin bir kaptanı bir sahibi var..
yere koy yükünü gözkulak ol
hem çalınsa gemidir
limaa yanaşınca kaptan tek tek arattırır bulur senden çalınanı
neyin kavgası verdiğimiz?
zalim zulmüyle
masum ahıyla göçüp gidiyor bu diyârdan..
elbette bunlar
herşeyin adaletle ölçü ile dağıtıldığı bu kainata
uygun düşmeyen şeyler.
ve buda
zalimlerin hesabının sorulacağı
mazlumlara haklarının verileceği
ahiret hayatının varlığına delildir...
dünya imtihân yeridir.
hadi
everest mi en yüksek dağ
kuralım tepesine
her şey adil olsun
uzun bir tahta ve tam ortası zirvede
bir ucunda sen
bir ucunda ben
ve görüşmeyeli 8 sene olsun
çıkınımızda özlemler hasretler
derken ayağa kalkalım
bakalım birbirimize
önce kim koşacak ve dengeyi bozacak ve...
ve önce kim kimi düşürecek
önce..
ilkönce..
o neydi öyle sıktığın kurşun
dağıttı vücudumu
bak
bu beşinci çuval
dağıttığın parçalar yine sığmadı..
yetmedi çuvallar
yoruldum toplamaktan
o değil
anlayamadığım
keramet cüssemin ebadında mı?
sıktığın kurşunda mı?
şu an
sarayın bahçesinin duvarlarından tırmanıp
padişahın
kızını kaçırmak isterdim..
peşimde binlerce asker olsun
hatta ordular toplansın
kelleme ödülller konsun..
bir gün
bir dilenci kılığına girip
en ağlamaklı isteyişlerle
en acı veren kelimelerle
en zelil bir zilletle
gerekirse kesip kolumu bir et parçasıyla omuzuma bağlayarak
ağlayarak isteyeceğim benden aldıklarını..
vermezsen
yüreğine yapışacak sağlam elim
bırakmayan bir tutuşla tutup
isteyeceğim
bana ait olanları..
yanlız bırakın beni..
alıştırmasın kimse beni kendisine!
gidişler koyar bana..
her giden bir parça aldı benden
ve etraf
parçacıklarımla dolu..
üstüne basışlar çiğneyişler vefasızlıklar...
görmek istemiyorum artık..
'ser' (baş) + 'best' (bağlı olmak)
yani farsçada başı bağlı olmak anlamına geliyor...
başıbağlı..
serbest..
bu çok ama çok yaman bir çelişki..
tekrar bknz.
türklerin eline geçen zavallı sözcükler.
taş
24.09.2006 - 11:30dünün yakan sıcak magması
bugünün soğuk başyaran nesnesi
ve
yarının elde ufalanabilen toprağı..
tabut
24.09.2006 - 11:28.. gemi.
ölüm cezası
23.09.2006 - 21:15gereği düşünüldü
kıyıda köşede
unutulmaya yüz tutmuş tüm hatıraların hepsinin
idam edilmesine...
ihtiyar delikanlı
23.09.2006 - 21:11dünya..
şarlatan
23.09.2006 - 19:07'ciarlatano' 'ciarlare' gürültülü ve çok konuşan
italyancadan türkeye geçmiş..
evrensel müzik
23.09.2006 - 15:26piya re
nusrat fateh ali khan..
Arapça
23.09.2006 - 15:20sözleri anlamak ne kadar önemliki?
müzik herşeyi anlatıyor..
lazca
23.09.2006 - 15:13lazi bozomota..
bu da hoş...
'nana' anne....
ıslık
23.09.2006 - 14:13söğüt yaprağı
hercai
23.09.2006 - 14:07'her' (bütün,tüm) + 'câyî' (yer)
her yerde yetişen
bir yerde durmayan
sebatsız..
nafile
23.09.2006 - 10:57'nefl' kökünden gelen
arapça bir kelime
nafile
'yapılması gerekenden daha fazlasını yapmak'
anlamına gelir
bazen
22.09.2006 - 22:57Ey ben!
diyebilmeli insan.
aynanın karşısına alıp kendini
ya da
suretini duvarlara nakşedip
duvarlarla konuşabilmeli
kendine üzülmeli ve kendini fırçalamalı..
en sonunda
kendini
şefkatle kendi bağrına basabilmeli..
bırakmadım
bırakmam...
başkaldırış
22.09.2006 - 22:52her sabah yatakten kalkmak için yaptığımız eylem..
asi insanlarız biz aslında
her günün sabahı kıyafetlerimizi kuşanıp
hayatımızda devrimler yapmaya kalkıyoruz...
hayatımızda..
kendi hayatımızda..
başkaldırış
22.09.2006 - 22:44kardelen çiçeği..
ve insan
22.09.2006 - 22:24..düşündü.
tevekkül
22.09.2006 - 22:17nedir bu çırpınış?
tevekkül etmeyen insan
bir gemide yolculuk yapıyor olupta
sırtındaki yükü yere koymaya korkan insanın hali gibidir.
sorulsa neden koymuyorsun bu yükü yere diye
-ya gemi batarsa ya biri çalarsa
diye saçma bir cevap verirler.
bilmezlerki bindikleri geminin bir kaptanı bir sahibi var..
yere koy yükünü gözkulak ol
hem çalınsa gemidir
limaa yanaşınca kaptan tek tek arattırır bulur senden çalınanı
neyin kavgası verdiğimiz?
müslüman
22.09.2006 - 22:05zalim zulmüyle
masum ahıyla göçüp gidiyor bu diyârdan..
elbette bunlar
herşeyin adaletle ölçü ile dağıtıldığı bu kainata
uygun düşmeyen şeyler.
ve buda
zalimlerin hesabının sorulacağı
mazlumlara haklarının verileceği
ahiret hayatının varlığına delildir...
dünya imtihân yeridir.
tahterevalli
22.09.2006 - 20:27hadi
everest mi en yüksek dağ
kuralım tepesine
her şey adil olsun
uzun bir tahta ve tam ortası zirvede
bir ucunda sen
bir ucunda ben
ve görüşmeyeli 8 sene olsun
çıkınımızda özlemler hasretler
derken ayağa kalkalım
bakalım birbirimize
önce kim koşacak ve dengeyi bozacak ve...
ve önce kim kimi düşürecek
önce..
ilkönce..
yetmek
22.09.2006 - 20:19o neydi öyle sıktığın kurşun
dağıttı vücudumu
bak
bu beşinci çuval
dağıttığın parçalar yine sığmadı..
yetmedi çuvallar
yoruldum toplamaktan
o değil
anlayamadığım
keramet cüssemin ebadında mı?
sıktığın kurşunda mı?
şuan
22.09.2006 - 20:15şu an
sarayın bahçesinin duvarlarından tırmanıp
padişahın
kızını kaçırmak isterdim..
peşimde binlerce asker olsun
hatta ordular toplansın
kelleme ödülller konsun..
insan olmak
22.09.2006 - 20:12kolay..
ama zoru seviyor insan..
dilenci
22.09.2006 - 20:00bir gün
bir dilenci kılığına girip
en ağlamaklı isteyişlerle
en acı veren kelimelerle
en zelil bir zilletle
gerekirse kesip kolumu bir et parçasıyla omuzuma bağlayarak
ağlayarak isteyeceğim benden aldıklarını..
vermezsen
yüreğine yapışacak sağlam elim
bırakmayan bir tutuşla tutup
isteyeceğim
bana ait olanları..
gitmek
22.09.2006 - 19:45yanlız bırakın beni..
alıştırmasın kimse beni kendisine!
gidişler koyar bana..
her giden bir parça aldı benden
ve etraf
parçacıklarımla dolu..
üstüne basışlar çiğneyişler vefasızlıklar...
görmek istemiyorum artık..
serbest
22.09.2006 - 18:38'ser' (baş) + 'best' (bağlı olmak)
yani farsçada başı bağlı olmak anlamına geliyor...
başıbağlı..
serbest..
bu çok ama çok yaman bir çelişki..
tekrar bknz.
türklerin eline geçen zavallı sözcükler.
Toplam 3332 mesaj bulundu