Musevilerin, Tanrı ile insanın konuşmasını anlatan kitapları Talmud'da geçen bir yazıda ağlatmak;
'... bir kadını ağlatırken çok dikkat edin,
çünkü Tanrı gözyaşlarını sayar!
Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı,
ayaklarından yaratılmadı,
öyle olsaydı ezilirdi;
üstün olmasın diye başından da yaratılmadı.
Ama göğsünden yaratıldı, eşit olsun diye...
kolun biraz altından, korunsun diye...
kalp hizasından, SEVILSIN diye.'
hacivat adamlar zülfikar kemiğiyle lades tutuşurdu
denize kusarlardı; yosun tutuşur, karides tutuşurdu
elele tutuşurduk, kimse susmazdı, susmak olmazdı
istanbul’da bir asit şişesi kırılırdı
bir çocuk kapıyı açıp laciverde girerdi
dudaklarından öperdim, başım derde girerdi
ve bir ayna şarkı söylemeye başlardı olduğu yerde
örneğin sarıyer’de: bir börekçi aniden küçümsenirdi
çay bardaklarıyla asya’nın en eski haritası çizilirdi
seni düşlerdik tüm belleğimizle
acı çizilirdi, et çizilirdi, kafatası çizilirdi!
bir vapura binerdik, yüzümüz üstümüz limon ağacı
her iskele biraz daha uzak, her aşk biraz daha latince
iki parmak daktilo yazar gibi kopuk kopuk
iki sözcükle gözlerine yazardım kendimi
acemice!
ve bayram harçlıklarımı, açlıklarımı düşürmüş olurdum böylece...!
sen ise
gençliğini, hep çocukluğunu düşürmüşsün
diyelim gece, diyelim alelacele yalnızsın
diyelim ki oturup beni düşünmüşsün
ağlamışsın gride biraz siyah, biraz beyaz arar gibi
yeşilde mavi yok oysa, sarı hiç yok!
beni düşünmüşsün saçlarını akordeonlarla tarar gibi
küçücük bir kız gibi
küçücük bir delikanli gibi
küçük bir yaradaki büyük bir kabuk gibi
büyük bir yaradaki küçük bir kabuk gibi
kanar gibi, kanatır gibi, birlikte kanar gibi beni düşünmüşsün!
ecel olur gelirim sana artık adressiz bir zarf gibi
zarfı yalayıp kapatırken dudaklarımı kağıtla keser gibi
çünkü ben orda celladım, biraz katil
seri haldeyim sana, paralel haldeyim
bütün suçlar üstüme yıkıldı, hataların altında kaldım
hayatım hayatına düşüp patlamayan
hayali bir bomba gibi...!
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!
sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın!
sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın
bölük pörçük yaşanırken
aşklar,
acılar,
nefretler
başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
efektler kimin elinden, seslendirenler kim, konu ne
bir dinleyici gibi oturursunuz kendi hayatınızın önüne
meraklanırsanız,
heyecanlanırsınız,
sinirlenirsiniz de
oysa kahramanı olduğunuz oyunda
habersizken olanlardan, olacaklardan
ağlarken ince ince siz, titrerken yarım yarım..
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!
Yürek kemiğiyle lades tutuşuyor iki çocuk!
misafir oyuncu bir terkediş biçimi
ile ellerim vücudunun prömiyeri!
Aynı ahır adına koşan acılarımız var bizim!
amatör balıkçının leğeninde iki istavritiz seninle
ölüme beş kala ölümle canlı telefon bağlantısı kuran!
dibi senin aşkında gizlenen kırılgan bir aysberg bu tufan!
k.i.
Eğer dudaklarını sıkarak 'Sinirli değilim' diyorsa, sizin başınıza öreceği çorabı düşünüyordur. Sinirini geçirmek için, soru sormayı bırakıp bir an önce yüzünü güldürecek bir şeyler yapmanız gerekir. İşin zor yanı, kadınlar sinirlendikleri konuları asla unutmazlar. Bu yüzden sinirlerini yatıştırdıktan sonra konuyu sakince çözmeye çalışmanız yerinde olur.
Söylediği: 'Seni kardeşim gibi görüyorum.'
Demek istediği: 'Senden hoşlanmıyorum.'
Muhtemelen sizden hoşlanmıyor ya da hayatında başka biri var. 'Bunu bana doğrudan söyleyebilirsin' ruh haline hiç kapılmayın, çünkü kadınlar bu tarz bir söylemin daha kırıcı olduğunu düşünürler. Böylesi durumlarda ona karşı bir adım daha atmamanız gerekir, yoksa kaçan kovalanır durumu yaşanacaktır!
Söylediği: 'Arkadaşlarını seviyorum ama...'
Demek istediği: 'Arkadaşlarını sevmedim.'
Arkadaşlarınızın hareketlerinden hoşlanmıyor belli ki... Onlarla zaman geçirmenize karışmak istemiyor. Siz de bilinçli bir erkek olarak onu peşinizden her yere sürüklemeyin. Yanlış anlaşılmasın, 'Gelir misin' diye sormayı da ihmal etmeyin.
Söylediği: 'Benimle yeteri kadar ilgilenmiyorsun! '
Demek istediği: 'Benim ve ilişkimiz hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.'
Çok konuşmayan erkekler hakkında kadınların düşüncesi de sabittir. Bu yüzden farklı yollar deneyerek ağzınızdan laf almaya çalışırlar. Cımbızla da olsa! Bu cümle ile aklındaki soruyu yanıtlamanızı isterler, ama tabii ki böyle bir şey asla olmaz! Yapmanız gereken bu gizli soruya bir şekilde yanıt vermenizdir, aksi halde aynı soruyu farklı şekillerde sormaya devam eder.
Söylediği: 'Nasıl görünüyorum.'
Demek istediği: 'Daha çok ilgiye ihtiyacım var! '
İlişkiniz hakkında aklına takılan soru işaretleri var ve kesinlikle kendisiyle yeterince ilgilenmediğinizi, ondaki değişiklikleri fark etmediğinizi düşünüyor! Böyle düşünen bir kadın ilgisizlikten sıkılmıştır. Yapmanız gereken beğenmemiş olsanız bile 'Üzerindeki sana çok yakışmış' demenizdir. Tabii bu sözcükler biraz da gerçeğe dayanmalıdır, çünkü samimiyetinizi test ediyor olacaktır.
Tembellik hakkını kullanan özgürlüğü anarşizm, kıskançlık kisvesindeki hiddeti karasevda, dostlarımızı aramamayı hasret sanırdık. Uzak tatil kasabalarında akşamüstleri güzel kızların kalçalarına bakarken devrim yapma planları kurardık; şahaneydik! Herkes uyuduktan sonra girdiğimiz chat'te, olmak istediğimiz lakap ve yaşla, fazlasıyla derin ve ahlaksız arkadaşlıklar peşinde, sahte kimliğimizin coşkusuna da kapılırdık. Yalanlardan oluşmuş, devasa bir doğru abidesiydik hepimiz teker teker.
Hayatın zaman zaman patakladığı aşıklardık biz. ölen sevgilimizin arkasından mutlaka bir hayvan edinir ya da çiçek yetiştirirdik onun adını verdiğimiz.
Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye..
bir nedeni yok yalnızca öptüm.
Hepimiz karanlığı sığınmış böcekler değil miyiz aslında... Antenlerimiz korkuyla, acıyla, aldatılmanın ironisiyle titremiyor mu sanki.. Saklandığımız yerden yeryüzüne, yeryüzünün kötü adamlarına şüpheyle yaklaşmıyormuyuz.. Bizler de delirmeyecek miyiz bu sistemde, bu koşullarda, bu baskıyla.. Her an üstümüze bir terlik inebilir, sevgilimizin yüzü cibinlikle örtülebilir ya da ruhumuza sıkılan bir flitle zehrin doruklarıan ulaşabiliriz.. Artık mutluyuz. Çünkü bunca böceksavarın saldırıya geçtiği bir coğrafyada ters dönsek bile hala ayaklarımızı oynatabiliyor ve gökyüzüne, gökyüzünün şahane yıldızlarına, yıldızlardaki küçük prenslere umutla bakabiliyoruz. İyiyiz, iyiyiz.. Hakikaten iyiyiz. Öldüremiyorlar. Ezemiyorlar. Milyonlarcayız. Daha da milyonlara katlanacağız. Heey! Gregor Samsa! .. Orda mısınnnnn? ! Sen de ordaysan, bil ki kazanacağız!
k.i.
Papağanın papağana silah çektiği
Cesedin cesetle çılgınca raksettiği o uppuuzun cerahatle
Lal vakti masmavi yemyeşil bir ihtilal vaktii bir ihtimal,
İhtişam ve mutluluk sorgusu!
Çıkarıp attığım gözlerim kadar uzak bakışlarım
Bakışlarım, birbirini seven iki akşamın arasına girmiş
Gün gibi kıskanç, tıpkı o gün gibi flu suçlu!
Bir Doğu masalını bir Batı felsefesine dönüştürmek, bir nehre sen artık burada akma deme küstahlığı, törelerle kanarken gencecik kızların hayal günahlarını Diclem! Yalnızlığımın kusuru! Diclem! Dağlarımın gölgesi! Diclem! Ömrümün ötesi! Çıplak kuşum! Bu gece gökyüzünden yıldız içtim sarhoşum! Seni bana yar değil, el bile etmezler burada Pusu kurmuş çıyan, demir kafes sırada Nanköre söz değil, kurşun geçer dağlarda Aşkımı acı ekşitir Kavgamı halk soğutur Bakma şimdi korumasız bir çiy gibi düştüm
Bir çiy gibi düşüp kaldım kendi koynumda!
de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
istanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişligi ögretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin-sevinçten ağlayacaksin gülüm-ki
işte o vakit bana-dogrudur! -
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
artık kalbim yok ağladığımda sana düşündüğümde seni artık kalbim yok seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok! küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasını bekledim batmasını yanan bir gemi nasıl ağlayarak denize dökülürse istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok! artık kalbim yok baktığımda eski resimlere özlediğimde seni arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!
Aşk, en kestirme yolsa hayata
ölüm pusu kurar patikada.
malum bilgidir sevişenlerin çektiği acı
kadın teninin meziyetleri,
erkek teninin zihni açan tasarrufu!
uzun yolculuklardan dönen gemiler
yaklaşırken kıyılarına: Yaradır
denizin adı.
Çok zamandır karaya hiçbir denizci çıkmadı!
Ah kıpırdıyor suyun altındaki ejderha
kadın, erkeğini bekliyor
erkek, kadınını özlüyor
bir parça kış sızıyor sonbahara.
Kuşların hali perişan ormanın da!
Aşk, en kestirme yolsa hayata
gelen en son mektup, intihar mektubu olacaktır
sakın ha sakın, patikada durup ağlama!
k.i.
-yanlış cinayet deposundan-
dimağ ile yoklarken sonsuza dek
olmanın parçalanmış cesedini
aşk aşk ile inledim ardımdaki ismini
kur'an a el basan tabiatın.
öldürün beni farketmez,gene geleceğim
katilime uzatılan bir buket çiçek olarak
ama sakın unutulmasın kin tuttuğum-ki
o buketteki çiçekler
katilime asla kokmayacak!
k.i.
dağılın lan ülkeler
dağılın lan ordular
sizin yüzünüzden kesip duruyorum sevgilimi!
sizsiniz asıl muhatabım, ama ona vuruyorum
adrenalin stalin’le kardeş çıkıyor
kıymetsiz ve alakasız bir vakitden sadakat diliyorum
tapınak ilan ediyorum yeryüzündeki cehennemi
allah belanızı versin!
doktor kontrolünde terkediyorum seni!
çiğnediğim jilettin çünkü
ciddiyetini kaybeden alkoldün
burda kötü tesadüftü dudaklarının zihniyeti
harcadığım hayattın
harcadığım, vekaletini aldığım haşarı velet
evet, sesimdeki tattın, sesimdeki rüya sesimdeki avuç, sesimdeki dağ
kısmi yalnızlığımın nüfus patlaması
kuduran parmaklarım, kuduran parmakizim
ellerimi rehin bıraktım sensizliğe
ellerimi okula yazdırdım bedeninde
çalan zildin, çalıp kaçan menzildin
artık ticarete atılabilir ruhun
artık ihanete kafiye olabilirsin ancak
adını küfür sayıyorum sevdama
vuruyorum, kırıyorum, dövüşüyorum...
elbette biraz kurt cobain elbette biraz ozzie
elbette tamı tamamına joplin fazında
paralelden vazgeçip seri bağlanan kader
kırsal kesim tenimdeki dejenerasyon
sabah sabah esrar, sabah sabah sperm
sabah sabah ortadoğu sabah sabah kanlı krem
işin içinde devlet de var
aşkın içinde hükümet de var bebeğim
sen dışişleri ben içişleri bakanı
beni arkamdan vuran dünya düzeni
dünyayı düzenlerin anlı şanlı tarihi
vaktim yok kıta keşfetmeye
bir parça penis yeter mezarımı kazmaya
bir parça his yeter yenilmeme, yıkılmama
ah tabii ki 1999’dayız
rosche’luyuz, mutluluk bizim normal halimiz
aslında bizim mutluluktan kastımız
zan altındaki hürriyetimiz
delikanlı tarafımıza ters geliyor hususi hiyerarşi
haplanmış bir kapitalizmle yaşarken halklar,
dağılın lan ülkeler
ağlatmak
30.01.2007 - 03:42Musevilerin, Tanrı ile insanın konuşmasını anlatan kitapları Talmud'da geçen bir yazıda ağlatmak;
'... bir kadını ağlatırken çok dikkat edin,
çünkü Tanrı gözyaşlarını sayar!
Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı,
ayaklarından yaratılmadı,
öyle olsaydı ezilirdi;
üstün olmasın diye başından da yaratılmadı.
Ama göğsünden yaratıldı, eşit olsun diye...
kolun biraz altından, korunsun diye...
kalp hizasından, SEVILSIN diye.'
küçük iskender
30.01.2007 - 03:23çalıntı bir aşktan alıntı
hacivat adamlar zülfikar kemiğiyle lades tutuşurdu
denize kusarlardı; yosun tutuşur, karides tutuşurdu
elele tutuşurduk, kimse susmazdı, susmak olmazdı
istanbul’da bir asit şişesi kırılırdı
bir çocuk kapıyı açıp laciverde girerdi
dudaklarından öperdim, başım derde girerdi
ve bir ayna şarkı söylemeye başlardı olduğu yerde
örneğin sarıyer’de: bir börekçi aniden küçümsenirdi
çay bardaklarıyla asya’nın en eski haritası çizilirdi
seni düşlerdik tüm belleğimizle
acı çizilirdi, et çizilirdi, kafatası çizilirdi!
bir vapura binerdik, yüzümüz üstümüz limon ağacı
her iskele biraz daha uzak, her aşk biraz daha latince
iki parmak daktilo yazar gibi kopuk kopuk
iki sözcükle gözlerine yazardım kendimi
acemice!
ve bayram harçlıklarımı, açlıklarımı düşürmüş olurdum böylece...!
sen ise
gençliğini, hep çocukluğunu düşürmüşsün
diyelim gece, diyelim alelacele yalnızsın
diyelim ki oturup beni düşünmüşsün
ağlamışsın gride biraz siyah, biraz beyaz arar gibi
yeşilde mavi yok oysa, sarı hiç yok!
beni düşünmüşsün saçlarını akordeonlarla tarar gibi
küçücük bir kız gibi
küçücük bir delikanli gibi
küçük bir yaradaki büyük bir kabuk gibi
büyük bir yaradaki küçük bir kabuk gibi
kanar gibi, kanatır gibi, birlikte kanar gibi beni düşünmüşsün!
ecel olur gelirim sana artık adressiz bir zarf gibi
zarfı yalayıp kapatırken dudaklarımı kağıtla keser gibi
çünkü ben orda celladım, biraz katil
seri haldeyim sana, paralel haldeyim
bütün suçlar üstüme yıkıldı, hataların altında kaldım
hayatım hayatına düşüp patlamayan
hayali bir bomba gibi...!
küçük iskender
30.01.2007 - 03:01radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!
sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın!
sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın
bölük pörçük yaşanırken
aşklar,
acılar,
nefretler
başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
efektler kimin elinden, seslendirenler kim, konu ne
bir dinleyici gibi oturursunuz kendi hayatınızın önüne
meraklanırsanız,
heyecanlanırsınız,
sinirlenirsiniz de
oysa kahramanı olduğunuz oyunda
habersizken olanlardan, olacaklardan
ağlarken ince ince siz, titrerken yarım yarım..
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!
el
30.01.2007 - 02:53Yürek kemiğiyle lades tutuşuyor iki çocuk!
misafir oyuncu bir terkediş biçimi
ile ellerim vücudunun prömiyeri!
Aynı ahır adına koşan acılarımız var bizim!
amatör balıkçının leğeninde iki istavritiz seninle
ölüme beş kala ölümle canlı telefon bağlantısı kuran!
dibi senin aşkında gizlenen kırılgan bir aysberg bu tufan!
k.i.
kadınlar
30.01.2007 - 01:26Söylediği: 'Sinirli değilim.'
Demek istediği: 'Sinirliyim.'
Eğer dudaklarını sıkarak 'Sinirli değilim' diyorsa, sizin başınıza öreceği çorabı düşünüyordur. Sinirini geçirmek için, soru sormayı bırakıp bir an önce yüzünü güldürecek bir şeyler yapmanız gerekir. İşin zor yanı, kadınlar sinirlendikleri konuları asla unutmazlar. Bu yüzden sinirlerini yatıştırdıktan sonra konuyu sakince çözmeye çalışmanız yerinde olur.
Söylediği: 'Seni kardeşim gibi görüyorum.'
Demek istediği: 'Senden hoşlanmıyorum.'
Muhtemelen sizden hoşlanmıyor ya da hayatında başka biri var. 'Bunu bana doğrudan söyleyebilirsin' ruh haline hiç kapılmayın, çünkü kadınlar bu tarz bir söylemin daha kırıcı olduğunu düşünürler. Böylesi durumlarda ona karşı bir adım daha atmamanız gerekir, yoksa kaçan kovalanır durumu yaşanacaktır!
Söylediği: 'Arkadaşlarını seviyorum ama...'
Demek istediği: 'Arkadaşlarını sevmedim.'
Arkadaşlarınızın hareketlerinden hoşlanmıyor belli ki... Onlarla zaman geçirmenize karışmak istemiyor. Siz de bilinçli bir erkek olarak onu peşinizden her yere sürüklemeyin. Yanlış anlaşılmasın, 'Gelir misin' diye sormayı da ihmal etmeyin.
Söylediği: 'Benimle yeteri kadar ilgilenmiyorsun! '
Demek istediği: 'Benim ve ilişkimiz hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.'
Çok konuşmayan erkekler hakkında kadınların düşüncesi de sabittir. Bu yüzden farklı yollar deneyerek ağzınızdan laf almaya çalışırlar. Cımbızla da olsa! Bu cümle ile aklındaki soruyu yanıtlamanızı isterler, ama tabii ki böyle bir şey asla olmaz! Yapmanız gereken bu gizli soruya bir şekilde yanıt vermenizdir, aksi halde aynı soruyu farklı şekillerde sormaya devam eder.
Söylediği: 'Nasıl görünüyorum.'
Demek istediği: 'Daha çok ilgiye ihtiyacım var! '
İlişkiniz hakkında aklına takılan soru işaretleri var ve kesinlikle kendisiyle yeterince ilgilenmediğinizi, ondaki değişiklikleri fark etmediğinizi düşünüyor! Böyle düşünen bir kadın ilgisizlikten sıkılmıştır. Yapmanız gereken beğenmemiş olsanız bile 'Üzerindeki sana çok yakışmış' demenizdir. Tabii bu sözcükler biraz da gerçeğe dayanmalıdır, çünkü samimiyetinizi test ediyor olacaktır.
ingilizce
30.01.2007 - 01:07Stand up durma ·orada·
Kalk oğlum black board'a
Do you speak Engilish?
Hayır hocam bu zor iş
Söyle oğlum 'What is this? '
Kolay hocam ask please
Peki yavrum what is it?
Düşüneyim fine minutes
Oğlum çabuk be quik
Hocam bunlar çok lirik
Duraklama oğlum raksa
Ah bu ders bi kalksa
Thank you very much nedir?
O ne? İngilizce midir?
You shuld take a medicine
Ya hocam sen ne diisin?
Don't make funme you fool
Hocam bu sorular very cool
What do you know a bout a than
Sıkıldım Hocam come an men
Hocam I don't know the answer
O zaman karnene yansır
Bu windowstur bu da door
Otur Oğlum İşin Zor...
kin
15.01.2007 - 03:21Kin tutmak, bir duygudan bir efsane yaratmaktır.
mutluluk
15.01.2007 - 03:20Ağaçtaki elmadan daha mutsuzduk aslında.
seri yalancı
15.01.2007 - 03:19Tembellik hakkını kullanan özgürlüğü anarşizm, kıskançlık kisvesindeki hiddeti karasevda, dostlarımızı aramamayı hasret sanırdık. Uzak tatil kasabalarında akşamüstleri güzel kızların kalçalarına bakarken devrim yapma planları kurardık; şahaneydik! Herkes uyuduktan sonra girdiğimiz chat'te, olmak istediğimiz lakap ve yaşla, fazlasıyla derin ve ahlaksız arkadaşlıklar peşinde, sahte kimliğimizin coşkusuna da kapılırdık. Yalanlardan oluşmuş, devasa bir doğru abidesiydik hepimiz teker teker.
biz
15.01.2007 - 03:17Hayatın zaman zaman patakladığı aşıklardık biz. ölen sevgilimizin arkasından mutlaka bir hayvan edinir ya da çiçek yetiştirirdik onun adını verdiğimiz.
kızmak
15.01.2007 - 03:13Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye..
bir nedeni yok yalnızca öptüm.
gülümsemek
15.01.2007 - 03:10Gülümseyin ve gülümseyebildiğiniz için ağlayın!
böcek
15.01.2007 - 03:08Hepimiz karanlığı sığınmış böcekler değil miyiz aslında... Antenlerimiz korkuyla, acıyla, aldatılmanın ironisiyle titremiyor mu sanki.. Saklandığımız yerden yeryüzüne, yeryüzünün kötü adamlarına şüpheyle yaklaşmıyormuyuz.. Bizler de delirmeyecek miyiz bu sistemde, bu koşullarda, bu baskıyla.. Her an üstümüze bir terlik inebilir, sevgilimizin yüzü cibinlikle örtülebilir ya da ruhumuza sıkılan bir flitle zehrin doruklarıan ulaşabiliriz.. Artık mutluyuz. Çünkü bunca böceksavarın saldırıya geçtiği bir coğrafyada ters dönsek bile hala ayaklarımızı oynatabiliyor ve gökyüzüne, gökyüzünün şahane yıldızlarına, yıldızlardaki küçük prenslere umutla bakabiliyoruz. İyiyiz, iyiyiz.. Hakikaten iyiyiz. Öldüremiyorlar. Ezemiyorlar. Milyonlarcayız. Daha da milyonlara katlanacağız. Heey! Gregor Samsa! .. Orda mısınnnnn? ! Sen de ordaysan, bil ki kazanacağız!
k.i.
suçlu
15.01.2007 - 03:06Papağanın papağana silah çektiği
Cesedin cesetle çılgınca raksettiği o uppuuzun cerahatle
Lal vakti masmavi yemyeşil bir ihtilal vaktii bir ihtimal,
İhtişam ve mutluluk sorgusu!
Çıkarıp attığım gözlerim kadar uzak bakışlarım
Bakışlarım, birbirini seven iki akşamın arasına girmiş
Gün gibi kıskanç, tıpkı o gün gibi flu suçlu!
Dicle ve Fırat'ın aşkı
15.01.2007 - 03:02Bir Doğu masalını bir Batı felsefesine dönüştürmek, bir nehre sen artık burada akma deme küstahlığı, törelerle kanarken gencecik kızların hayal günahlarını Diclem! Yalnızlığımın kusuru! Diclem! Dağlarımın gölgesi! Diclem! Ömrümün ötesi! Çıplak kuşum! Bu gece gökyüzünden yıldız içtim sarhoşum! Seni bana yar değil, el bile etmezler burada Pusu kurmuş çıyan, demir kafes sırada Nanköre söz değil, kurşun geçer dağlarda Aşkımı acı ekşitir Kavgamı halk soğutur Bakma şimdi korumasız bir çiy gibi düştüm
Bir çiy gibi düşüp kaldım kendi koynumda!
gül
15.01.2007 - 02:57de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
istanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişligi ögretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin-sevinçten ağlayacaksin gülüm-ki
işte o vakit bana-dogrudur! -
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
k.i.
yok
15.01.2007 - 02:52artık kalbim yok ağladığımda sana düşündüğümde seni artık kalbim yok seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok! küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasını bekledim batmasını yanan bir gemi nasıl ağlayarak denize dökülürse istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok! artık kalbim yok baktığımda eski resimlere özlediğimde seni arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!
Terketmek
15.01.2007 - 02:48Demek terkettin beni_
aferin.al sana bir madalya.
bir savaş diye başladığın bu aşktan
muzaffer çıktın yalnızlığa.
yine mandalina koklamak
yine sevdalarda
yeni görevler almayı beklemek düştü bana.
ihanet,rütbesini yükseltmez insanın
sırtını daha kolay döner sadece
sevgililerinin intiharlarına.
Demek terkettin beni_
aferin.al sana seyyah bir manolya.
k.i.
mektup
15.01.2007 - 02:43Aşk, en kestirme yolsa hayata
ölüm pusu kurar patikada.
malum bilgidir sevişenlerin çektiği acı
kadın teninin meziyetleri,
erkek teninin zihni açan tasarrufu!
uzun yolculuklardan dönen gemiler
yaklaşırken kıyılarına: Yaradır
denizin adı.
Çok zamandır karaya hiçbir denizci çıkmadı!
Ah kıpırdıyor suyun altındaki ejderha
kadın, erkeğini bekliyor
erkek, kadınını özlüyor
bir parça kış sızıyor sonbahara.
Kuşların hali perişan ormanın da!
Aşk, en kestirme yolsa hayata
gelen en son mektup, intihar mektubu olacaktır
sakın ha sakın, patikada durup ağlama!
k.i.
hayat
15.01.2007 - 02:38neyse ki sevdim
neyse ki incindim
çok yıkılmadım
sadece yoruldum
gözlerini akıttım son sevgilimin
ve hayata böyle el koydum!
k.i.
çiçek
15.01.2007 - 02:30-yanlış cinayet deposundan-
dimağ ile yoklarken sonsuza dek
olmanın parçalanmış cesedini
aşk aşk ile inledim ardımdaki ismini
kur'an a el basan tabiatın.
öldürün beni farketmez,gene geleceğim
katilime uzatılan bir buket çiçek olarak
ama sakın unutulmasın kin tuttuğum-ki
o buketteki çiçekler
katilime asla kokmayacak!
k.i.
küçük iskender
15.01.2007 - 02:16dağılın lan ülkeler
dağılın lan ordular
sizin yüzünüzden kesip duruyorum sevgilimi!
sizsiniz asıl muhatabım, ama ona vuruyorum
adrenalin stalin’le kardeş çıkıyor
kıymetsiz ve alakasız bir vakitden sadakat diliyorum
tapınak ilan ediyorum yeryüzündeki cehennemi
allah belanızı versin!
doktor kontrolünde terkediyorum seni!
çiğnediğim jilettin çünkü
ciddiyetini kaybeden alkoldün
burda kötü tesadüftü dudaklarının zihniyeti
harcadığım hayattın
harcadığım, vekaletini aldığım haşarı velet
evet, sesimdeki tattın, sesimdeki rüya sesimdeki avuç, sesimdeki dağ
kısmi yalnızlığımın nüfus patlaması
kuduran parmaklarım, kuduran parmakizim
ellerimi rehin bıraktım sensizliğe
ellerimi okula yazdırdım bedeninde
çalan zildin, çalıp kaçan menzildin
artık ticarete atılabilir ruhun
artık ihanete kafiye olabilirsin ancak
adını küfür sayıyorum sevdama
vuruyorum, kırıyorum, dövüşüyorum...
elbette biraz kurt cobain elbette biraz ozzie
elbette tamı tamamına joplin fazında
paralelden vazgeçip seri bağlanan kader
kırsal kesim tenimdeki dejenerasyon
sabah sabah esrar, sabah sabah sperm
sabah sabah ortadoğu sabah sabah kanlı krem
işin içinde devlet de var
aşkın içinde hükümet de var bebeğim
sen dışişleri ben içişleri bakanı
beni arkamdan vuran dünya düzeni
dünyayı düzenlerin anlı şanlı tarihi
vaktim yok kıta keşfetmeye
bir parça penis yeter mezarımı kazmaya
bir parça his yeter yenilmeme, yıkılmama
ah tabii ki 1999’dayız
rosche’luyuz, mutluluk bizim normal halimiz
aslında bizim mutluluktan kastımız
zan altındaki hürriyetimiz
delikanlı tarafımıza ters geliyor hususi hiyerarşi
haplanmış bir kapitalizmle yaşarken halklar,
dağılın lan ülkeler
dido
07.01.2007 - 22:46dido nani nana
aşk hüzün
boşluğu kapatın
mevlana
07.01.2007 - 22:00HZ.MEVLANA derki
'Aşkta tıpkı ELİF gibidir isminde gizlidir o olmadan da besmele sese gelmez o herşeyin başıdır '
Toplam 58 mesaj bulundu