Matemde iki küçük kız ;
- Anne,- yani büyük olanı
Sofaya kadar geçiriyor ötekini,
İlkokula gitmekte olanını.
**
Kontrol ediyor sepetindeki,
Bak işte güller ve işte lale şarkı söylüyorlar.
Bronzdan ve mermerden kocaman heykellerin yanında,
Tekdüze ve pembe uzun akşamlarda
Ağaçların altında Aşkın çılgınlaştığı Parkta.
Selam! Bir yeşillik kalıntısıyla taç giymiş orman!
Dağınık çayırlar üzerinde sararan yapraklar!
Selam! Son güzel günler! Tabiattaki matem
Acıma uygun düşüyor ve gözüme hoş görünüyor!
Düşünceli bir adımla ıssız patikayı izliyorum,
Güneşin olağanüstü mucizesiyle sanki,
Havanın uyuşturduğu ve donun esmerleştirdiği dallarda,
Çiçeklikteki güller açıyor kırmızı kalplerini,
Daha bitkin ama daha câzip hâlâ.
Kırmızı taç yaprakları çayırları örttü .
Sonbahar rüzgârını ne çok severim
penceremden duyduğumda
Ve çınladığında
Sonbahar rüzgârını ne çok severim
İç çekişleri uzarken
Kemanların
Sonbaharda,
Yara açar kalbime
Tek düze
Bir baygınlıkla.
Gördün mü sığır sürülerinin yanında
Yaprakların düştüğünü akarsu yarıklarına
Akarsu yarıklarına?
Gördün mü yılların tepeciğine düşmüş
“Neredesin?“, diyordu kadın, sahilde dolaşırken
Söğütlerin sarkan yapraklarını ıslattığı yerde ;
Ve gümüş gözyaşları akıyordu beyaz parmaklarından
Ellerini yüzünde beklettiğinde.
Adam ise, vahşi bir kumsalda,
Sone ( II ), Louise Labé, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Ey kaçan bakışlar, ey siyah gözler,
Ey dökülen yaşlar, ey sıcak inleyişler,
Ey boş yere beklenen siyah geceler,
Eğer o, Ulis’ten daha keskin görüşlü olmasaydı,
Bu yüzün saygıya layık ve o derece zarafetle
Süslenmiş bulunduğunu, korkunç işkencemin de
Sebebi olduğunu, bilemeyecekti.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!