Çocuğum, görüyorsun, boyun eğiyorum.
Benim gibi yap: Dünyadan uzak yaşa;
Mutlu mu? Hayır; galip mi? Aslâ.
-Başkaldırma !-
İyi ve uysal ol, başın saygıyla kalksın.
Yanımda uyuyordun, çok küçüktün, pembe ve taze,
Bir küçük İsa gibi uyukluyordun beşiğinde;
Çok sakindi ve çok sevimliydi temiz uykun
Öyle ki işitmiyordun gölgede öten kuşu;
Vay senin zahmetli çocukluğun
Acıların ortasında geçip gitti,
Senin dayanıksız varlığın
Bana çok göz yaşı döktürdü ;
Vay ! Annesinin kızı,
Onun çok sevdiği,
Geniş bir konsol bu, koyu renk meşeden oyma;
Çok eski, yaşlılardan aldı iyi görünümünü.
Konsol açıktır, ve ölü görüntüsüne
Eski bir şarap seli gibi döker çekici parfümünü;
Dopdolu, eski, modası geçmiş eşya yığını,
Yağmur, yağmur, çoban kızı,
Bizim kulubeye gidelim,
Acele getir beyaz koyunlarını,
Çoban kızı, çabuk, gidelim .
Duyuyorum çayırların üstüne
Su büyük gürültüyle düşüyor ;
Fabl
Her zaman arkadaş olan köpekle koyun
Bahtsız yaşamlarlarını anlatıyorlardı birbirlerine.
Ah ! dedi koyun, ağlıyorum ve titriyorum
Kuş ilkbaharda doğar ve öter :
Sesini işittiyseniz eğer?
Saf, basit ve dokunaklıdır
Kuşun sesi - koruda !
( Gérôm’a )
Orada, müezzinler çağrılarını durdurdu.
Yeşil gök, gurupta, kızıl, altın rengi saçaklarla süsleniyor;
Timsah suya daldı, çamurdan yatak aradı,
Büyük nehir son homurtularını yavaşlatıyor.
Dalgaların içine düşmüş güneşin ışıkları;
Denizin üzerine bastıran ağır gri bulutlardan bir çubuk,
Ufka uzanıyor, ve yavaşça soluk ve yeşil
Bir yansımanın yitip gittiği göğü kaplıyor.
Sert bir rüzgâr kalkıyor, kışın şiddetli fırtınaları
Çoban değneği gibi nârin sapı üstünde
Menekşe
Titriyor yeşil ormanın otu içinde.
Açık kalple.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!