Kimden korkuyordu papatya
Rüzgarın nazlı okşamasından mı
Kışın pürupak ayazından mı
bilinmez
Her yeni gün güneşten önce uyanıyor
Sade ve ıssız varlıyla
baharın neşesi
Alnından öpülesi eceleri ve
nice gelinleri taçlandıran papatyalar
Fark edilmeden
Fark ettin mi o gün beni saran bulutların
Seni nasıl kucakladığını
Fark ettin mi
Yürüdüğüm yolların tozunun üzerine özlem giderircesine konduğunu
Ne hikayeler anlatım o taşlara
Fısıldadılar mı kulağına
Sen ölüm çiçeğim
Doğmayan yavrumun ılık sütü
Kardığım harcım döktüğüm terim
Diri diri toprağa gömdüğüm
Üzerine taşlar ördüğüm
Acılarına ağlamak yetmiyor
Dokunuyorum göz yaşlarına
Göç etmiş sevdalanmaların
Koşuyorum yetişemiyorum
Yorulmuyorum
Pes etmiyorum
Belki de
hasretler barışır
Topraklar suyla buluşur
Kurumaz yapraklar
Bir bahane bulurda
Fırtınalar uğramaz
Şiir bekçisiyim ben
Dolunayda nöbet tutarım
Avuçlarımda ay ışığı
sağa sola bakar
Kaybolan yılları toplarım
Bana şiirlerini ezbere oku diyorlar
Sizce hangi birini okumalıyım
Birini okusam diğeri darılacak
Bide şiir kaprisi çekemem şimdi
Bir şiire ihtiyacımız var şimdi
Çanların kimin için çaldığı değilde
eni konu neden çaldığının dedikodusunu
Korkusu üstünde buram buram tüten vedaların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!