Bu yalancı bu ihtiyar şehri seviyorum dedim
Beni doyuran yer işte burası dedim
Ama göremedim arka sokakların keşmekeşliğini
Arsız insanları masum sandım
Anlatılanlara aşıktım kandım
Vefayı mumla aradım
Büyütme beni
biraz daha çocuk kalayım
Bırak da kollarında uyuyayım
Alma elimden uçurtmalarımı
gökkuşağına çıkayım
Baktım ki bulutlar zirvelerde yaşar
Ben de eteğinde kıvrılıp
Garibana çoban çeşmesi oldum
Hoyrat çağlayana inat
Avuçlara bir tebessüm doldum
Şu sıcacık sobanın yanına
Otur çocuk
ellerini ısıt biraz
Sana çorba getireyim
Dudakların çatlamış
Gözünde yaş donmuş
Bu sabah da aynı diğerlerinden farkı yok
Ama bir başkadır benim
çocuk yüreğim ve kedilerim
Ruhum uzak şehir ışıklarından
Maviye dalan
Ne kadar yüksek ulu nüfuslu
Zirvelerinle yalnızlığı
Tescilli dağlar
Gülünü güneşin kavurduğu
Bülbülün uğramadığı
Yaşam umudunu buludun
İnsanları zehirleyen şarkıları
saklı şarkıları dinledim bugün
Hepimizi sırtından vuran hain şiirleri okudum
Sonra uçsuz bucaksız kuytularda açan çiçekleri düşündüm
Denizin üzerine doğan güneşi ayı
parlayan yıldızları düşündüm
Bi ekim günü gelmiştim
Hüznü ölümü
iradesiz sarı solgun yaprakları
biten aşkları ve ayrılıkları
anlatsa da bahar.
Oysa ki yeniden doğuştu
Artık bulamazsın tavan arası kokan mektupları
Kalem yazarken zorlanıyor da
Ya tutan ellere ne demeli
Bir fincan kahvenin hatırı
kalmamış
Azrail kapıda trampet çalarken
Dağlarımı zirvelerimi
ayak izlerimi çaldınız
onu geri verin bana
Gökyüzümü bulutlarımı
umutlarımı çaldınız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!