Açar Boztepe'nin gülleri açar
Ordu'nun üstünden şâhinler uçar
Bir derde düşmüşüm kalmışım naçar
Yârin her bakışı dermân görünür.
Bilirim ben,benim insanım enzer
Geri durma,sen şifâ'ya asıl da,
Derde dermân arıyoruz aslında.
Yar'a değil ,yara değil, nasılda
Acı'ları sardığımız' dı şiir.
Söz şiirleşir dil değirmeninde
Târumârım sözüm garip
Utancından yüzüm garip
Mızrab kırık sazım garip
Girdim yeni bir yaşıma
Acılar kanımı içer
İyi kötü amel yazılır gardaş
Hakîkât gün gibi sezilir gardaş
Gerçeğin perdesi demirden olur.
Altında kalanlar ezilir gardaş!.
Muhannet köprüsü dardır geçilmez
Deryâ gibi ilmi hatîm etmişim
Çıraklıktan ustalığa yetmişim
Acınacak insân aramak işim,
Meğer acınacak insân benmişim.
Mevcûd mahlûkâta yoktur kem'liğim,
Karografik yazı resim basılı
Yeni eski telefonlar alınır
Reklamda gördüm camda asılı
Adâlet parayla satın alınır.
Furkan apartmanı davası vardı
Gecesi gündüzü akşamı farklı
Daracık giyimi kuşamı farklı
Hayata bakışı yaşamı farklı
Adam aynı adam tipi değişti
İşten anlayana yörüğe sorsam
Sakın ola sözüm soğuk gelmesin
Dostun acı söyler, doğrudur amma
Toplumda sözlerin boğuk olmasın
Tâne tâne konuş, derdinle yanma.
Ahvâli anlatan sanma ki dildir
Vakit dolup ecel gelirmiş ansız
Dermanlar içinde kalmışım cansız
Kalabalıkların içinde yalnız
Gelene geçene dargın adamım
Uslanmaz yaramı saramamışım
Sarılmış kimisi kâr ağacına,
Sırtını dönmüşler âr ağacına.
Dava için gitse darağacına,
Sözünden dönmeyen adam isterim.
Nâmussuz olamaz ahît'lik eden,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!