İman yanan bir mum olsa,
Amel kristal fanus olur.
Kristal fanus olmazsa,
Yelle alev sönebilir.
Döndü lale bahçesine
İstanbul adeta
Sanki lale devrinde
Hissi veriyor insana
Lalelerden sonsuza
Leziz nimetler içinde
Yeri ayrı her tadın dilde
Saymakla tükenmez.
Ne akılda kalır, ne zihinde
Baksana hiçbir şey gelişi güzel mi
Kelebeğin ruhu titrer içimde,
Her günüm her anım başka biçimde,
Tarifsiz hallere düştüm Allah'ım,
Her günüm her anım başka biçimde.
Öyle bir derde giriftar olmuşum.
Kâinattaki her nakışta,
O'nu göreceksin.
Toprakta dağda taşta,
O'nu göreceksin.
Aç pencereyi bak karşıya,
LÂL
Lâl bugün güvercinler,
Duyamadım sesini.
Gezinir içerimde,
Derin ince bir sızı.
Tutturmuşlar bir yol herkes gidiyor.
Doğru mu yanlış mı diye soran yok.
İnsanoğlu halden hale giriyor.
İyi mi kötü mü diye soran yok.
Menfaatler gözleri kör ediyor.
Rüzgârda savrulur ömür neylersin,
Hayatı hoyratça kömür eylersin,
Bugünden yarına hüzün peylersin,
Sanki yorgun zorla yürür gibisin.
Sözlerin dertleri dertlere ekler.
Yazık soldu gülüm, daha dermeden,
Bundan sonra sefalar senin olsun.
Geçiyor yıllar yar bana, yüz vermeden.
Bundan sonra sefalar senin olsun.
Ben her gün dertlere dert ekliyorum.
Deniz feneri, tam ortasında dalgakıranların,
Her gün, her saniye, mevsim be mevsim, an be an,
Dinmez başucumda, feryatları martıların.
Yalnızlığımı haykırır, hiç mi hiç insafı yok,
Rüzgârın önünde, çırpınarak, göğsüme vuran dalgaların,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!