Göç ederken kalır dünyada mallar.
Kimisi tazedir, kimisi yaşlı,
Zannet me giderken sana el sallar,
Kimisi tazedir, kimisi yaşlı,
Sıradağ sanırdın, of aman aman,
Kutsal kitabımızda yazar
Bir gün verilecek o meçhul defter
Şiir yok bunda
Senin hayat hikayen
Hatıraların yazılı..
En ince ayrıntısına kadar
İster misin.? yeni başa dönmeyi
Zamanı şöyle bir alt üst etmeyi
Ne verdi sana ne aldı elinden
Allah neler verdiyse bölüşmeyi
Acımasız davranır hayat bazen
Sev şimdi beni, daha vakit varken,
Kabrime can suyu dökmeden,
Öpüver yanaklarımdan, toprağıma çiçek ekme,
Ağlamak kıymet bilmek değil, kaybedince, divane gibi çökme.
Mİ’RAÇ VE NAMAZ
Bi’setin onuncu yılı geride kalmış, Mekkeli müşriklerin eza ve cefaları yüzünden bazı müminler Habeşistan’a hicret etmek zorunda kalmıştı. Peygamber efendimizin koruyucu amcası Ebu Talip ve her derdine ortak olan sevgili eşleri Hz. Hatice validemiz üç gün ara ile vefat etmiş bunu fırsat bilen müşrikler peygamber efendimize yaptıkları ezaları kat kat artırarak zülüm ve hakaretler yapıyor ve dinin yayılmasını önlüyorlardı.
Peygamber efendimiz Mekke’ye yakın olan Taif e giderek orda yaşayanlara İslam dinini anlatmak ve oradakilerin kabul etmesiyle biraz rahatlamak istiyordu ama maalesef Taif’ te de umduğunu bulamadı. Taif de ‘’Allah Peygamber göndermek için senden başka kimse bulamadı mı? ’’ diye dalga geçtiler.
O Fahri kâinat efendimizi ve yanındaki Zeyd’i taşlayarak şehirlerinden dışarıya attılar. Peygamberimiz ve yanındaki Hz zeyd Kan revan içinde kaldı. Peygamberimiz Mekke’ye dönmek zorunda kaldı ve Mekke’ye döndü.
İşte Mi’raç mucizesi Peygamber efendimizin en mahzun en ümitsiz halinde vuku buldu. Bir nevi Peygamber efendimize teselli idi. Cebrail a.s bu gecede Peygamber efendimiz Burak’a bindirerek Mescidi Haramdan alıp Mescidi aksaya oradan da semaya yükselterek miraç mucizesi gerçekleşti. Cenabı hakkı bizzat müşahede ederek evine döndü.
Bu gecede peygamberimiz bütün peygamberlerle görüştü. Kabı Kavseyn denen makamda Cenabı Hakkın sohbeti ve cemaliyle müşerref oldu. Bu gecede birçok ilahi tecellilere ve iltifatlara mazhar oldu. İman hakikatlerini göz ile gördü Melekleri cenneti ahreti hatta zatı Zülcelali müşahede etti. Dünya üzerinde yaratılanlara hiçbir zaman nasip olmayan anlar yaşadı.
DÜŞTÜM AŞKIN ATEŞİNE
Girerim ben halden hale,
Düştüm aşkın ateşine,
Sağımda gül solum lale,
Düştüm aşkın ateşine.
Bugün valizin hazırlanmamış.
Eşyalar duruyor yerli yerinde,
En sevdiğin saatin dolapta kalmış,
Yüzüğün gümüşlükte,
Öylece gidiyorsun.
Kainat küçülür büyürken insan,
Arşa değer başlar secde halinde.
En güzel kelâmı söylerken lisan,
Arşa değer başlar secde halinde.
Aydınlanır zifiri karanlıklar,
Pendik Gözdağında, Ada'ya karşı
Süzülür gemiler denizde sanki
Ezan sesi gelir, ikindi vakti
Seninle huzura erdim İstanbul.
Pendik gözdağında asılı Bayrak
Kaybettim yolumu mecnun misali,
Neredesin düştüm çöllere Leyla,
Görmüyor gözlerim yoktur visali,
Neredesin düştüm çöllere Leyla,
Kime sorsam yolun hangi yöndedir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!