Çerçevesiz resimlerin kıyım içlenişlerinde adım, özlemin adaşıdır aşk
Günsüz ayrılıkların elim derinliğinde bir başınayım, sabırdır pusatım
Delirmiş fısıltılar var ruhumun izbelerinde, yokluğunu kanla yıkarım
Yüreğimin hüzünlü çatısından
Kuş sürülerini izliyorum
Mendile aşkı işliyor bir kadın
Kavuşma mevsimlerinin kıyılarında
Bütün yıldızlar parlaktır, ıslak gecelerde düşer yüreklere
Bütün sızılar gece başlar, kangren bir ağrıyla iner dizlere
Keşke, yıldızlı bir gecede çivilensem gözlerinin gizlerine
Bir gözyaşı bulutu olsam, doğransa da içim kalsam içinde
Boşalınca sevdanın kristal kadehi sarhoş naralar kaldırımları döver. Gecenin gözyaşı kadehe dökülünce hüzün uykuyu böler. Tek tek söner evrenin ışıkları, kol gövdeyi sarar, haz yıldızı tene düşer, fısıltılar karışır karanlığa, saatler iniltileri dinler, tuz gövdeyi sarar. Kan karışır çarşafa, sessizliğin nabzı daha hızlı atar. Uğultularla yuvarlanır birden sessizlik, bir adamın özlemi emzirir gecenin isyanını, dilindeki nakaratla sevdanın soğuk yatağını açar.
Sen, ılıman iklimlerin düş sevdası, göğsümdeki hicaz bekleyişlerin gül destesi
Sen düşünüşlerimin madımak seherlerinde, yorgun umutlarımın kayıp hazinesi
Sen bedevi tutkularımın çöllerinde yangın iklimim, gövdemdeki aşkın poleni
Sen dilimdeki ahraz türküm, unutulmuş ve talan coşkularımın arzulu ruleti
Birbiri peşi sıra koparılan takvim yapraklarının öyküsüdür hayat, kimi bir ateşe can verir, kimi de sularla sevişerek denizlere bir günün öyküsünü serpiştirir. O yüce derinliklerin gizeminde, yaşamın parmak izlerinde hep yapayalnızlığımızın ve hüzün savan düş açılımlarımızın yankısı vardır. Sözler imlasız haykırışlarla usumuzdan yuvarlanır ve asıl yerini unutur, ama hayat değişken bir mevsimdir gülüm, hoyrat ruhumuzu okşayarak er geç karşılığını bulur.
Sessiz çığlıklar atarsın yankım ülkene ulaştığında.
Efsane güzelliğinin üzüm bağlarında gülücükler saçarsın.
Anılarını koynuna alıp, dalarsın savaş meydanlarına
Bir liman meyhanesinde zaferine kadeh kaldırır,
yüreğindeki çözümsüz aşkla hayat oyununu oynarsın.
Devrilen gölgemin ekseninde yalnız bir bezirgânım ben, yüreğimde yâre
Hangi ruh harcanmış günlerin labirentidir, gönülde hüzün, yürekte hare
Kıyım bekleyişlerin uzak limanlarında gelgitler, mataramda hüzünlü pare
Yasak düşünüşlerin şarkıları seven ruhumda, üşüyorum sevdanın yeliyle…
Dudağının her çizgisine sayfalarca şiir olur bu yürek, kükrer eşkıya zulümlü dağlarda
Bütün vakitler sırrını derinde gizler, içindeki evliya şehirler diz çöker aşk bakışlarına
Ben hüzünlü bir labirentim sevda bakışlı, çekerim kendi ipimi sevinin infaz odalarında
Gönlümün şerha mevsiminde günaydınım ol, yakayım bu bedeni yüreğinin zindanlarında
Yanık tarlalara serçeler gül polenleri bırakır, ben seni düşünürken. Avuç içlerimi terletir özlemin, gün akşamın saçlarını sevdalısı gibi okşarken. Mağrur gemiler geçer senli sulardan, su saçlarını yıkar, tuz dudağın olur asi bir rüzgârca coşkularımı harlar. Gülüşünün resmini ararım dünlerden gülüm, kuşlar gemileri kucaklar, yangın yeri olur gönlüm senli anları sayıklar.
Koparsak Düğmelerini Anların
Tanımsız düşünüşlerle yıldızları avuçluyor bir kadın
Hatıraları gömdüğü gönlünün aşk kokulu odalarında
Kayıtsız yaşanmışlıkların devrilmiş masasında adam
Başka ömürlere ışınlanmak için devriâlemleri bekliyor
Usumun kabukları kanıyor yokluğunda
Sızıyor gövdemden içeri yaban acılar
Üşüyorum biçare yapayalnızlığımda
Gizle beni düşlerin kara duvarlarına
Hep aynı döngülerle sığındım kendime
Turna kanadında da vardır hüzün, umarsız rüzgâr koyaklarında titrer geceleri
Aşkın kara yazgısında dolar gözün, çoğul ayrılıkların labirentinde çöz heceleri
Ahraz yangınlarla kavrulur özün, özlemin yer yataklarında yırtarsın yar peçeleri
Mahmuzla atını mor dağlara, kavuşma mevsimleriyle tüketsek de biz seneleri!
Ben, sonsuzluğa postalanmış pulsuz bir mektup, aşkın postuna oturmayı dileyen bir adam, yokluğun şerbetini içmeye ve bununla mutluluğu bulmayı umut eden bir dervişim. Hızla dönen küreyi tersine çevirmek isteyen, inanışlarıyla ve yüreğindeki özgür haykırılarıyla olmazları var etmeyi dileyen bir sürgün, kendi dağlarında aşka tuzaklar kuran bir eşkıya, yoksul gövdesinin ekseninde dönen bir dünyalıyım işte.




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.