Yorgun bir akşam uzanırken kente,
bir gülümsesen, ikimi değişir sokakların.
Kelebeklerin ömrü uzar, inanırım.
Seçil Oğuz
İki parmağımın arasında, soluduğum geçmişim,
gözlerimi uzaklara dikiyor.
Hasretle dalaşırken göğeren kalbim,
dikiş tutmayan umutlarımı,
saman kağıtlarına bırakıyor.
Kelepçeler çürüten günleri soluyorum.
Ben isterdim ki, hüzün değmesin o çocuk yüreğine.
Ama mümkün mü.
Siyaha boyanmış bu yeryüzünde,
ağaçtan,
kuştan,
çocuktan başka
Dalına dolu vurmuş, kiraz ağacıyım
Mevsimsiz döküldüm
Şunun şurasında ne kalmıştı bahara
Anlat bunu bir şiirede
Darılsın sana
Atı alan Üsküdar'ı geçti,
Kız kulesi, kırışık denizle baş başa ve yalnız.
İnanma bu kalabalık şehre,
O da yalnız.
Şiirler yetmiyor çoğu zaman.
Rüzgârlara fısıldıyorum.
Martılara anlatıyorum.
Çocuklara bir masal gibi...
Kahraman sanıyorlar ikimizi.
Bilmiyorlar ki; iki deli...
Adının baş harflerinden yollar buluyorum kendime
Nereye baksa gözlerim
Sen oluyor her şey
Umut işte,
Yaşamın yegane tutulacak dalı
Bir defter arasında kurutulmuş
Heceleri devrilmiş bir şiirin,
omzuna yasladım başımı.
Kırık, dökük şarkılar mırıldanıyorum.
Sokakları izliyorum.
Kalabalık...
Bir şeyler eksik,
Mevsim yapraksız ağaçlar,
Saat solgun düşüncelerin vakti.
Anılar kadar güzel bir nehrin üzerinden,
Mahzun bir rüzgar esiyor.
Sazlıklar yelteniyor saçlarıma.
Neler,
Bu sabah mektubunu aldım sevgilim;
Kokun sinmiş hafiften,
Şimdi avuçlarımda güller,
Ağlamışsın belli, hala nemli satırlar,
Söz vermiştik unutma!
Geceye inat,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!