Puslu havalar geçince söyle.
Baykuşlar mı,
güvercinler mi uçan?
Seçil Oğuz
Seni düşündüğüm zamanlarda
Beyaz güvercinler uçuşurdu hafızamdan
Bir pencere camı sırdaşı olurdu gözbebeklerimin
Sen o gün gelmezsen
Bir dize ağlardım şiir olurdu gözyaşlarım
Ben o gün küserdim
Kusursuz yalnızlıklar doyuruyoruz,
yanlış yerlerde nöbet tutarken.
Ellerimizde çölleşen gölge fesleğenleri,
kaş büküyor çatlayan sulara.
Bir mum alevinin titrekliğinde,
bir haziran akşamı...
Denizi yontup notalar çıkardım.
Durma eşlik et,
yakamozun dilindeki şarkıya...
Bir ninni söyle annem
Uyusun acılarım
Kurşuni renklerinden kurtulsun
Rüyalarım
Dokunmasın kimseler
Ürkek, masum kuşlarıma
Baktım anlamıyor Adem
Leyla da çoktan kapatmış kapılarını
Tuttum nehirlere döktüm içimi
Kavuşsun denizle diye
Sordum gül de unutmuş baharı
Bülbül dilinden düşürmüş gülün adını
O eski akşamlar geliverse
Avuçlarında gülnihallerle
Radyoda babamın sevdiği şarkı çalsa
Eski dostları ansam
O eski akşamlar
Kim bilir nerede kaldılar
Yani senin gülüşün diyor ki sevgilim;
eski bir şiirim ben.
Sevdaların gerçek olduğu zamanlarda yazılan.
Mümkün olsa,
memlekete dağıtsam
her çatıya kumrular konar.
Muhalif bir rüzgar esiyor
Karşı sahilden
Havayı sarmış kokun
Nefesime dokunuyorsun
Gülüşün beliriyor
Özleyince bir kadın, bir adamı
Ya da bir adam bir kadını
Özlem işte fark etmez ki cinsiyeti
Acı bir yel dağıtır hem adamı hem kadını
İç çekişi başlar zamanın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!