Serin Eylül akşamlarında,
Göz göze gelirdik, Eminönü kuşlarıyla.
Mendil satan çocuklar, bize gülerdi.
Taksi radyoları şarkılar ısmarlardı.
Şiirler okurdu Galata.
Tophane ' nin demli çaylarına,
Tüm bu sevgisizlikler,
yaşanmayan çocuklukların çelme takışı.
Oyunlara karış.
Atlı karıncaya bin.
Bir kaç şiir ezberle.
Bir kaç şarkı...
Henüz serçe parmağıma
dokunmamıştı hayat
Hiçbir güne küsmemiştim
Toy umutlar doğuran gecelerim,
kedere boyanmamıştı
Elimin ayasında
Sen öyle baktıkça
Altını çiziyordun sevda şiirlerinin
Yeni bir dünya kuruluyordu
Acısız, yarasız, gamsız...
Seçil Oğuz
Bir şiirden başlıyorum
yağmura dokunmaya
Islak sokaklardan geçerken
makas attığın günlerimizi düşün
Sulara uzanan gölgem gibi
artık hükümsüzüm
Gecelerin en dokunan tarafı,
bu hüzzam yalnızlıklardır.
Dertleşmelerin bile, bir ahşap çerçeve içinde duran bir fotoğrafla olması,
aslına bakarsan fizik kurallarına da aykırı.
Gecenin iyilikle orantılı olabilmesi için,
evde iki ayrı ses duyulmalı.
Uzayan, ıssız yollarda dizleri titrek
Avuçlarında yorgun günlerinin çetelesi
Anıları sancılı bir uğultuydu artık
Kimseler değildi,
soluğu tükenen umutlarını doğrultup, dirilten
Kalbindeki o çocuktu,
Söküldüm bu sabah göğün renginden
İki damla yaş aktı, tuzundan ayrılıp
İki çiçeğim kaldı saksıda
Ben ölürsem yanıma koysunlar onları
İki satır bakışalım gel
İsimsiz şiirler ansın adımızı
Gözaltılarımda konuşsun,
boğazımda düğümlenen cümleler.
İki satır susalım gel.
Pulsuz mektuplar ansın adımızı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!