Göçüp gitmek için her gerekçe var,
Oynayamayana bu dünya pek dar,
İnsandır kendine en vefalı yâr;
Ömür pek kısadır; ye, iç, gül, oyna!
Tiyatro perdeyi ne zaman kapar
Boşuna bekleme, dertler tükenmez;
Derde dert ekleme, dert hiç üşenmez!
Dertlerle dost olan derde gücenmez;
Derde çok yüz verme, haddini bilmez!
Dertler yumağında şişler incinmez;
Acılarım, ağrılarım, sızılarım
Hiç dinmiyor; onlar benim has dostlarım...
Arzularım, isteklerim, heveslerim
Tükeniyor; ne yapayım, ne diyeyim...
Sanmayın ki kendimle dövüşüyorum;
Gözyaşım kaldı mı diye ağladım,
Kalmamış, hâlimi pek geç anladım.
Hüznüm eski dostum, iyi ki o var,
Sığınacak liman, dertleşecek yâr!
Dertler devindikçe kuleler ördüm,
İyisin deseler şükran duyarsın;
Kötüsün deseler öfke duyarsın.
Güzelsin deseler mutlu olursun;
Çirkinsin deseler mutsuz olursun.
Akıllı deseler pek sevinirsin;
Boynun neden eğri, diye sormuşlar
Deve dile gelmiş: Nerem doğru ki!
Çölü geçmek zor mu, diye sormuşlar
Merkep rehber ise zor bir şey yok ki!
Hörgücünde ne var, diye sormuşlar
Boyun neden kısa? diye sormuşlar
Boyumdan size ne! demiş ve gülmüş
Neden gülüyorsun? diye sormuşlar
Siz pek uzunsunuz! demiş ve gülmüş
Deve utansın mı? diye sormuşlar
Asil ruhlu, saygın, özü sözü bir
Ağırbaşlı, dürüst ve güvenilir
Olursa sayılır hem de sevilir;
Sırıtmaz, yılışmaz devlet adamı!
Sabırlı, temkinli, pek hoşgörülü
Hırsından, öfkenden kuduruyorsun
Canlı bombaları kullanıyorsun
Askere, polise saldırıyorsun
Devlete güveni yok edemezsin!
Bu millet bugüne kolay gelmedi
Geliyo, gidiyo, bilmem napıyo
Gülüyo, ağlıyo, hâlley oluyo
Böyle Türkçe olmaz, diyen çıkmıyo
‘İstanbul Türkçesi! ’ deyip geçiyo!
Ana haberlerde bile okuyo




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!