Şiir, yazı, edebiyat dil, kültür, beceri ister;
Bilgi birikimi ruhu yürekte, dimağda besler…
Deneyim kalemi biler, dile gelir düşünceler;
Duygularsa, vurgulanır; biçimlenir özgünlükler…
Kalemi bir kılıç gibi sallayarak kullananlar
Selâm ver, borçlu çık
Kefil ol, züğürt kal
Şahit ol, oyalan
Çöz, çözebilirsen!
Akıl ver, almasın
Her şeyi herkesten iyi bilirsin;
Sıkıntı çekmemiş olabilirsin;
Kendini padişah sanabilirsin;
Mutlak gideceksin geldiğin gibi!
Her yerde bulunan bir basit pulsun;
Kimi gelir, kimi gider
Bazen neşe, bazen keder
Kimi ağlar, kimi güler
Dünya hâli, dost yürekler!
Kimi çıkar, kimi iner
Sana ne mum ışığından,
Başkasının âşığından,
Çorbadaki kaşığından;
Ağır dur, hem de sana ne!
Sana ne has güzellerden,
Şakşakçılık, dalkavukluk almış başını gidiyor;
Her alanda, her ortamda işini bilen biliyor!
Bir dokunsan bin ah duyar hatta haline acırsın;
Kalıbına aldanarak saygın bir m/adam sanırsın!
Çokbilmişlik, lafazanlık vardı, var ve var olacak;
Hâlimi sorarsan, bende değilim;
Âdeta aynada bir başka ben var!
Duyduğum, gördüğüm hüzün veriyor;
Milletin meclisi sanki arena!
Efendiler! Yiyin birbirinizi!
Bana dokunmayan yılan yaşasın
Diye diye cici insanlar olduk;
Hanede, ülkede hatta dünyada
Aymazlık gösterip şampiyon olduk!
Yılanla çuvala girilmez ancak
Tüm yeteneklerinle sergileme kendini,
Heyecana kapılıp aşmayasın bendini;
Sarraf bilir altının özündeki değeri,
İnsan bilir insanın içindeki cevheri...
Pişmanlık duyacağın hiçbir sözü söyleme,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!