Aşk biliyor da insan bilmiyor
Aşkın nereden geleceğini
Acı biliyor da insan bilmiyor
Acının nereden vuracağını
Her ayrılık
Aşkın kaç bucak olduğunu
Ve kavuşmanın… Ve sarılmanın ödenmeyen bedelini…
Her yalnızlık
Bir kalbi kırmanın kaç bucak olduğunu
“Evine dön” dedi “ geç olmadan”
Gecenin bi yarısı
Yaprak sarısı bir ışıkla beni aydınlatan sokak lambası
“olur” dedim
Tuttum şiire döndüm;
Evime…/ sana…
Bilerek… İsteyerek… Taammüden ve kasten
Tüm kalbim ve bedenimle
Gülmeye… Barışmaya…
Ve insanları sevmeye tam teşebbüs ediyorum
Pişman değilim…
“Anla beni… Anla beni…”
Anladım; hiç de kolay değilmiş öyle;
Bir bakışta “şıp” diye anlayabilmek
Ve bir ömür boyu tümden tanıyabilmek bir insanı…
Anladım; nihayet anlayamadığımı seni
Gözümün bir yerlerden ısırdığı
“Abla çok korkuyorum… Elimi tutar mısın?”
Enkaz altındayım enkaz
Elimi tut da korkum geçsin…
İçim yıkılıyor içim
BİR NEFESLİK ŞİİRLER (6)
-Güneşin dünyadaki tek yetkili temsilcisi annemdir benim-
Gözlerinde ışığını
Göğüslerinde sıcağını taşır…
Akla yatkınlık değil…
Akla yalnızlık
Akla hasretlik
Akla ayrılık geliyor
Sen gidince benden…
(Nazım Hikmet ve Orhan Veli’ye)
BÖYLEDE GÜLÜNMEZ Kİ
Bir değil, iki değil
“Gülüyor” diyorum
“gülüyor mutluluğun resmini çizer gibi”
“ağır tahrik var” diyorum
BİR NEFESLİK ŞİİRLER (9)
O bulutsu…/ yağmursu…/ çocuksu
Sarılmaya can atan
Ve kucak kucak bakan gözlerine
Ben o şiiri yazmış bulundum bir kere;
çok iyi