Gelene, gitme demeyeceksin.
Bırakacaksın öylece akışına.
Gideceği olsaydı eğer,
gelmezdi zaten diye düşüneceksin.
Kal bu gece demeyeceksin.
Gel.
Gel, ne olursun gel.
Gülmüyor yüzüm, gel.
Kırılmış dallar gibi
yüreğim, gitgide kuruyor.
Beni sev diye seni sevmedim.
Beni sevdin diye seni sevmedim.
Ben seni sevdim, sen beni sevdin.
Seni hâlâ sevmekteyim.
Seni hâlâ kalbimde büyütmekteyim.
Bazen anıları düşünür geçmişe giderim.
Varlığınla huzur bulduğum günlerim var.
Bazen olduğum yerde kala kalırım.
Kulağımda çınlayan gülüşlerin var.
Gündüz güldüğünde
gözlerin semaya yansıyor,
semayı gökkuşağı kaplıyor.
Gece güldüğünde
gözlerin yeryüzüne yansıyor,
Gökkuşağının en tepesinden bir not gelip düştü, 5 Mart Dünya Karıncalar Günü'nde Kireçburnu sahilinde bankta otururken önüme:
"Evet, evet biliyorum. İyi ki varsınız. Hayatımdakilerin bir siz olamadığını, olamayacaklarını bilme gerçeği beni üzüyor olsa da en azından bir zamanlar aslı olan benimleydi, düşüncesi beni mutlu ediyor." yazıyordu içinde.
O anda bilinmedik bir yerden duygusal bir fon müziği çalmaya başladı. Her yer kalabalıklaştı. Gidemedim başka yere. Kopamadım, ayrılamadım buradan. Yağmur hafiften çiselerken deniz kokusu, toprak kokusuna karıştı. Vazgeçilmezliklerim arttı. Ee martılar da çok güzel uçuyor. Karıncalar da benimle birlikte göğe bakıyor. Var bu işte bir işlik. Sebepsiz kederlenmez ya insan. Sevdasını özlemiştir. Gökkuşağında sevdiğinin gökkuşağı gözlerini görmüştür. Bak, ben görüyorum. Onu izliyorum.
Arada özlüyorum.
Bazen özlüyorum.
Sık sık özlüyorum.
Çok çok özlüyorum.
Sesini, nefesini, gülüşünü,
Yüksel, yüksel ve daha yüksel.
Arşa değsin o masum yüreğin.
Kalbindeki kutsal güzellik,
rüzgârlarla yeryüzüne yayılsın.
Zilleri çalıp kaçasım var.
Sen gül diye çocuklaşasım var.
Aşk, heyecansız olmaz hadi şimdi gül.
Derin bir yaram var.
Tuz bassam iyileşmez,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!