Fermanımdır! Hürriyeti milletin
Elinden kimseler alabilemez! ..
Çağ aydınlığında başladı akın,
Kimse bu seferden kalabilemez! ..
Fermanımdır! Yarım koyup her işi,
Bir başka hizmete başlanabilmez! ..
Bilmeli ki ahfadımın her ferdi,
Taş, kaynatılmakla haşlanabilmez! ..
Fermanımdır! Kös vurula üç kere;
“Dur” denile durup durup azana! ..
Yiğit odur kış gününden yaz vere;
İlkbaharı çevirmeye hazana! ..
Fermanımdır! Bu ferman ki dilektir;
Dileğim dostlara çağrı biline…
Vatan sevgisiyle vurdukça yürek;
Gönül mahmuz yemiş sağrı biline…
Bir kıvılcım çiçeklenir dilimde;
Beni söylerim…
Gözyaşlarım iki belik sırma saçtır elimde;
Islak, duru, simsiyah…
Bin geceden süzülür de bir sabah;
Ben beni söylerken seni söylerim…
Söyle ey ruh! ..
Kim doldurdu bu dağları heybeme
Yırım-yırım yollarımı yırtan kim
Hangi gölde ıslandı
Irmağımın eteği
Gün kantarında ömrümü
Gün battı sürünecek geceler ardım sıra
(Her batan gün hayatın düşen bir yaprağıdır
Her akşam ömür denen yolun bir durağıdır)
Dumanlı gözlerimde ufuk isli bir çıra
Yokluğun yüreğime alev alev doluyor
Senden çok uzaklarda yine akşam oluyor
Çağlar zamanı sallardı yıllar uyurken asırda
Avuçlardaydı yürekler İlâhî aşk denen sırda
Dertler eridi sevgide diken kırıldı nasırda
Onlar ki sevda yeliyle sildiler yürekten kini
Hor görmediler çirkini
Güzele “güzel” dediler
Setresi çamurlu bir akşamüstü,
Yıldızsız Boğaz’da suların çarkı…
Nicedir kolalı gömleğe küstü
Kâtibi söyleyen o eski şarkı…
Derunumda dertlerim en derunî,
Bir sevda ki, esiyor Enderunî…
Bırak zaman yakasını gönlümün
Serme beni közlerimin üstüne
Pembe hülyaları taşıma n’olur
Bulut bulut gözlerimin üstüne
Güz mü geldi kurudu mu söğütler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!