Mükemmeli bekleme,
O, çoğu zaman gelmez.
Adım at, eksik de olsa,
Hareketsiz kalmak,
En büyük kusurdur.
Belki de en çok karanlıkta büyür umut,
Toprak susar, yıldız titrer gecede,
Ve biz, ıssız yolların yorgun yolcuları,
Gözlerimiz ufka kilitlenmiş,
Seslerin ortasındayım – ama ben suskunum,
Binbir yüz çevremde – ama hiçbiri bana dönük değil.
Gölgeler için gülümsüyorum, hiç durmayan,
Ve duvarlarla konuşuyorum, hep sessiz kalan.
İsim dolu bir oda ama kimse benim adımı bilmiyor,
Bir Damla Gibi
Sen, gökten inerken
sessiz bir ihtişamla,
ben içimdeki yankıyla
kendi yokluğuma çarpıyordum.
şöyle oldu:
bir sabah kalktım
ve karar verdim
artık boğazıma dizilen o dikenli kelimelere
oturmayacağım sofralarına
yorgun, kırık, içi sus pus insanlar vardı
Bir masum gülüştü belki beni sana bağlayan,
Bir başı mağrurdu duygularımın
Ser verir sır vermezdi
Soğuktu kimine göre
Hep önyargılı davrandılar
Dinlemediler
bir sessizlik tutturduk
kenarından ısırılmış zaman gibi
duruyor öylece - ne ileri
ne geri
ne de bir gülüşün tam ortası
Karanlık dehlizlerde yol alan
Acımasızlığın ta kendisiydi kaderim
Mutluluk çok uzaklarda şimdi
İsyan bayrakları açmışken yüreğim
Korkusuz günahlarda o…!
Hani çıldırasıya haykırır ya insan en çaresi anında
Bu dünyadan gelip geçtiniz
tınısı hâlâ içimde yankılanan bir rüzgâr gibi
ardınızda bir mevsim unuttu kendini
ardınızda gökyüzü eksik kaldı
Adınız artık zamanın gizli defterinde
Bir evi düşün,
çatısı göğe bakan bir sığınak,
duvarları çocuk sesinden yapılmış.
Bir yanlışlıkla başlanmış dünyaya,
ve Tanrı aceleyle bırakmış elinden insanı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!