Dağlarda dumandan, borandan, kardan
Bu sene baharı, yazı unuttuk.
Göç eder gelirdi sıcak diyardan
Leyleği, turnayı, kazı unuttuk.
Aslımızdan fazla geldi daramız,
Nasıl anlatayım ben bu durumu?
Dağlardan yüksekte ovalar şimdi.
Yedi bitirdiler bunca Kurum’u
Hırsızlar polisi kovalar şimdi.
Biatçi toplumun gözde Celil’i
Bizim mahalleli Şaban Efendi,
Yakar sinesini haşlayıp durur.
Böyle insanların bilinmez fendi,
Hurafe düşünce aşlayıp durur.
Sözlerine baksan, dersin bu ermiş
Yüklenip de dert yükünün ağrını,
Kırk günde bir gülen varsa o benim.
Pençe vurup dövünerek bağrını,
Sinesini delen varsa o benim.
Gamlı gönlü hoş edemez eceler;
Ne söylesem boşunaymış boşuna,
Ezilenler ezilmeye alışmış.
Tecavüzler bile gitmiş hoşuna,
Düzülenler düzülmeye alışmış.
Bir kuru ekmekle doyup yatanlar,
Kapımı kapatsam bacadan girer
Seher yeli senden vefalı çıktı.
Dalını budasam kökünden sürer
Orman gülü senden vefalı çıktı.
Dile tesbih edip her gün andığım,
Neyime gerekti ozanlık benim;
Dertler şu sinemi yakar olmasa…
Aşkın ateşinde yanarken tenim;
Duygusuzlar bön, bön bakar olmasa…
Var olan varlığı hakça bölüp de,
Cansız taşa bile can veren Allah
Aç ölen kulları doyursan n'olur?
Haksızlar haklıyı eziyor vallah
Sen de haklıları kayırsan n'olur?
Yaşamak hakkı mı nursuz, arsızın?
(Dr. Yılmaz YÜKSEL’e Hitaben)
Perişanım Yılmaz Hoca!
Yatağa düştüm düşeli…
Sızlanırım gündüz gece,
Yatağa düştüm düşeli…
(Cinaslı Rubaî)
Çıkamazdı bir türlü viagracı bey, in’den
Gördüğüm kadarıyla özürlüydü beyinden…
“Yal’ı fazla kaçırmış, ondan olmuş” diyorlar
Hediye gelmiş kadın, bir pezevenk bey’inden…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!