Yiğitler yetişir aslan yürekli,
Bir uyuz çakala boğduramazsın!
Kâinat kendince döner sürekli,
Güneşi batıdan doğduramazsın!
Namerde fırsattır, merdin darlığı
Âşığım ya çalamadım sazımı
Yâr zülfünden bağlamaya tel gerek.
Mecnun’um ya, Leyla’m bilmez sızımı
Yüreğimi dağlamaya çöl gerek.
Sezemedim şu feleğin fendini,
Emperyalist düzenini,
Yıkmayınca kurtuluş yok.
Reddeyleyip bütün dini,
Çıkmayınca kurtuluş yok.
Yönü bozuk mihrapları,
Dostlar benim ahvalimi soruyor;
Yine bu yıl memleketim gibiyim.
Çabalarım sanki neye yarıyor,
Yine bu yıl memleketim gibiyim.
Yeni evden eski eve göç ettim,
Menfaat olunca işin ucunda,
Küskünler bir anda barıştı gitti.
Ya çelik kasada, ya pabucunda
Yeşil dolarları kırıştı gitti.
Haramla atılır şimdi cakalar,
Boz ülkenin dirliğini,
Kırk parça et birliğini,
Sat olanca varlığını;
Kırıştır babam kırıştır!
Sürgün et, nereyse ırak
Boztepe dumandan duvağın sarmış,
Ak gelinlik giymiş kız gibi dağlar.
Yamaçtepe ona selama durmuş,
Sevdiğine bakan göz gibi dağlar.
“Karaoluk” denen güzel diyarı,
Dokunsan alnına ne olur gönül?
Dudağına layık yanak istersin.
Duracak, kalacak yerin yok iken
Saraylardan yüce konak istersin.
Sinen aşka düşer, yanar korlarda
Hevesim kalmadı yalan dünyada
Yaşıyorum gibi oyalar beni.
Nefesim tükendi, çıkmaz feryada
Batırır al kanda, boyalar beni.
Ölür gider isem gurbet ellerde
Bir ömür sevdiği Elif sanırdı;
Eğer Karac’oğlan görseydi seni.
Kendi öz canından çok kıskanırdı;
Eğer Karac’oğlan görseydi seni.
Seslenirdi “Elif Elif !” diyerek




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!