Bir salıncak bu dünya, her gelen sallanıyor,
Dengesini kaybeden, çukura yollanıyor.
Hal böyleyken kullara güzel görünmek için,
Her geçen gün daha çok allanıp pullanıyor.
Şubat 2022
Antakya
Kırk yıl sonra hatırladım (!) bu yurdun
Bir de Samsun gibi şirin ili var.
Dersen niye bugün zahmet buyurdun,
Hakk'ın böyle nice tembel kulu var.
Gâh tutturur tarihçi gâh ıskalar,
Duygu yüklü, derli toplu, ölçülü
Söz çok “Samsun Şiir Akşamları”nda.
Şiirle, şarkıyla doyurduk gönlü
Az çok “Samsun Şiir Akşamları”nda.
Anıları bir ziyaret edersin.
İstanbul’dan yola çıktı bir vapur,
Umutla dümeni kırdı Samsun’a.
Hem onurlu, hem gururlu, hem vakur,
On dokuz Mayıs’ta vardı Samsun’a.
Yolunu şaşırmış binlerce çakal
Bana yeter sarı saçlı sonbahar
Yemyeşil baharı sana bıraktım.
Sen mutlu ol diye eyledim firar,
Gül gibi diyarı sana bıraktım.
Sabrımı sevdama eyledim katık,
Selametin, sabrın, suyun diyarı,
Hasbihale geldim haberin olsun.
Karşılarken şu günler ilkbaharı,
Dileğim bana da bir yerin olsun.
Toprakların besler bir memleketi,
Hayalleri katledince gerçekler
Teselli babında düşe sarıldım.
Soldu yüreğimden kopan çiçekler
Her mevsim umuda boşa sarıldım.
Barışa imkan yok, hakem taraflı
Herkes uçuyor seçimde,
Bir de ben uçayım dedim.
Şöyle böyle bir biçimde,
Koltuğa geçeyim dedim.
Sanmayın beni divane
Yaşadıkça; insan denen varlığın
Hemcinsini sattığına şahidim…
On kuruşla başlayan pazarlığın
Beş kuruşa bittiğine şahidim…
Mutludur: satışa karar verince
Ömrü dolan makineler müzeye,
İnsanlar daracık mezara konur.
Her tarafta izzet ikram tazeye
Eskiler köşeye kenara konur.
Hayat bir tür oyun hep sensin ebe,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!