Evlat baldır, torun kaymak
Olmuyor tadına doymak.
Biri candır, biri ciğer
Ne mümkün onlardan caymak.
Bir mutluluk için düştüm peşine,
Yıllarımı yollarında tükettim.
Bir damla su umdum, aşk ateşine
Umudumu çöllerinde tükettim.
Reva gördün bin bir çeşit zulümü,
Yat kalk ile savdık onca seneyi,
Hayali bitirdik, düşü tükettik.
Bazen sabır deyip sıktık çeneyi
Sağlam otuz iki dişi tükettik.
Yoksa; malın, mülkün, makamın, mevkin
Şu yalan dünyada hiç hükmündesin.
Bir küçük amirsen, az buçuk zengin,
Bu sefer başlarda taç hükmündesin.
Boyun posun, sağın solun uygunsa,
Başlayınca dünya korona harbi,
Anında silaha sarıldı onlar.
Vatanî görevi yapan er gibi
En riskli cepheye sürüldü onlar.
“Hayat eve sığar” dendi “evde kal”
Ele duyurmamak için
Sözümde sakladım seni.
Kalbime vuruldu perçin
Özümde sakladım seni.
Yokluğunda ağrır başım
Bir salıncak bu dünya, her gelen sallanıyor,
Dengesini kaybeden, çukura yollanıyor.
Hal böyleyken kullara güzel görünmek için,
Her geçen gün daha çok allanıp pullanıyor.
Şubat 2022
Antakya
Kırk yıl sonra hatırladım (!) bu yurdun
Bir de Samsun gibi şirin ili var.
Dersen niye bugün zahmet buyurdun,
Hakk'ın böyle nice tembel kulu var.
Gâh tutturur tarihçi gâh ıskalar,
Duygu yüklü, derli toplu, ölçülü
Söz çok “Samsun Şiir Akşamları”nda.
Şiirle, şarkıyla doyurduk gönlü
Az çok “Samsun Şiir Akşamları”nda.
Anıları bir ziyaret edersin.
İstanbul’dan yola çıktı bir vapur,
Umutla dümeni kırdı Samsun’a.
Hem onurlu, hem gururlu, hem vakur,
On dokuz Mayıs’ta vardı Samsun’a.
Yolunu şaşırmış binlerce çakal
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!