Sar yüreğimi ısıt elinle
Kandır beni, ayart tatlı dilinle
Salla beni, ninnilerinde uyut
Baş tacı yap en tatlı emelinde
Tazele şu güzel gülüşlerini
Siyah sis etrafa dağıldı usulca
Belki de uzaklaşan kargalardı
Sevgiler kanatlanırken içimde
Belki de akşam sabaha vardı
Puslu düşlerde bir ışık yanarken
Şeytan üçgeninde yaşıyordu
Üçgende her şey yutulurken
Öğütülmüşleri ruhunda taşıyordu
Vicdan eşiğinde diller tutulurken
Şeytan üçgeninde yaşıyordu
Dokunduğum mintanında sen varsın
Yarım bıraktığın tütününde
Saç fırçalarında, elbise fırçalarında
Fırçalarında sen varsın anımsadığımda
Evde soluduğum havada,
Terlettin beni kızgın güneş
Yıprattın bedenimi zalim rüzgar
Aşılmaz oldunuz dağlar
Sizi görende içim sızlar
Sararıp süzülen yapraklar
Dün gece sesini duydum
Hülyalar var nefesinde
Hayaller var, gerçekler var
Sevgi de var bu sesinde.
Bülbül bile mutlu olmuş
Sokak ağır, taş gibi ağır
Sis akıyor derin mazgallarından
Sokak duyarsız, küp gibi sağır
Kaldırımlar ürperecek saklı masallarından
Sokak yakalar, bırakmaz adamı
Derlediğim son gülüm bahçemde
Son noktam yazılmayan güncemde
Söyleyemediğim tüm sevgiler
Ağzımdan dökülmeyen hecemde
Sorduğum sorular aşka dair
Oysa ben bahar gelir sanırdım kıştan sonra
Bu yüzden dayanırdım kara ve yağmura
Yazık ki bu benim son kışım olacakmış
Yeni baharlar, baharlar bekleyen başkalarına
Bir yerlerden gelen bu ses.
Beni çağırmakta o yere
Bir fısıltı çınlamakta kulağımda
Gitme vakti geldi diye.
Gözlerimde tülden bir beyazlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!