Şu kağıtlar var ya şu kağıtlar
direkt gönlünü koyar ortayere
saklanamazsın artık eğer yazıyorsan.
ne kadarı açık, ne kadarı kapalı gönlünün
ne kadar samimisin
Bakışlarınız,
o meymenetsiz, memnuniyetsiz
kopartıcı, yıpratıcı,
bir boka yaramaz
yırtıcı,
Lan karı
yeter hele!
Dur gayrı...
Az sus, laf etme
deşme fazla doğruları, yanlışları
eşeleme
'Ölümlülerin işi böyle yaşgünlerini kutlamak'
demek isterdim ama,
iş yerimizde bütün aile üyelerimle
tatlı gülücükler ve mum ışıklı pastalarla
çocuklar gibi kahkahalı,
ayaklarım yere basa basa,
Yaratılışta her ne varsa
insanlar, evrenler, samanyolları,
galaksiler, alemler kat kat
ya da bırakın hepsini
en basit deyişle
bu hava, bu su, bu toprak, bu ateş de
Sevimli görünmeye çalışma hiç boşuna
sırtlan ve çakal ailelerine;
boşuna ter dökersin çöl kuraklığında
elindekinden de olursun
bir de yolunu bitiremeden kalıverirsin
güneşin alnında biçare
Ne internetteki bir sürü hatasız kadın resmi,
hatta ne onların İstanbul'daki canlı örnekleri,
ne can bir dostumun muhabbeti,
ne bir sinema, korku filmi
Fredie, Jason, Immortal...
Öyle bir şaşmış ki milletin şakülü dostum
öyle bir terazisi bozulmuş ki doğru ile yanlışın
mertlikle yalancılığın;
birine fazla ilgi gösterdiğinde, “yılışıklık” olur
sana gösterilen sertliği kahkahalarla kırdığında, “hakaret” olur
iyiliği için uyardığında, “ukalalık” olur da
Satılmışların, yaltakçıların
koltuk düşkünlerinin
emek, üretkenlik ve eleman düşmanlarının,
ayıların baş satıcısıyım!
Onlar için 'Güvenilmezlerin Bayraktarı'yım!
Mehmet'in arkasından Ahmet'in 'ah'ı...
Huriye'nin arkasından Melek'in 'ah'ı...
'sucu'nun, kapıcının arkasından 'apartman sakini'nin,
'eleman'ın arkasından 'eleman'ın,
'müdür'ün arkasından 'eleman'ın,
kardeşin arkasından kardeşin 'ah'ı;
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...