Mehmet'in arkasından Ahmet'in 'ah'ı...
Huriye'nin arkasından Melek'in 'ah'ı...
'sucu'nun, kapıcının arkasından 'apartman sakini'nin,
'eleman'ın arkasından 'eleman'ın,
'müdür'ün arkasından 'eleman'ın,
kardeşin arkasından kardeşin 'ah'ı;
Demir alış bir limandan ötekine...
Kapatış bir perdeyi
bir sahneden diğerine...
Bambaşka oyunlara, figüranlara
oyunculara
ne soylular vardır aramızda
hepiniz bilirsiniz:
öyle asillerdir ki
selam verirken öncelikle sizden beklerler
ve sonra yavaşça kafalarını sallarlar zorlukla
karşınızda küçülmeden hallederler!
Şöyle bütün çalışanlara
onlarca toplantıdan toplantıya koşanlara
iş adamlarına, emekçilere
sokak işçilerine, bahçivanlara
teknik elemanlara
bilgisayarcılara bakıyorum da sevgilim;
bir süredir okuyamıyorum!
vallahi yapamıyorum!
içimden gelmiyor...
Gazeteciler Alemi beni affetsin ki
bir süredir köşe yazılarını okuyamıyorum.
Plazamızda
vasat düzeyde olsa da,
en azından yerinde oturup çalışan
çayı, kurabiyesi yanında
arabası kapıda
rahatı ülkenin durumuna göre -yerinde- bir plaza piçi
Sanatı bir ülkede boyutlandırmak
enine-boyuna yaymak, oturtmak ve köklendirmek
ne tamamen bir bütün halinde
evcil bir aile gibi kucak kucağa
herkesi birebir aynı kabul ederek olur,
ne de tamamen özerk
Biz
ne resimlere,
ne filmlere
bakamayanları gördük.
Ne insanlardan, olaylardan,
Benle dağları aşmıyorsan
camları çerçeveleri kırmıyorsan
feryadıma, nefretime, kinime ortak olmuyorsan
ne yapayım senin aşkını?
Hapisane parmaklıklarımın üzerine yenilerini koyuyorsan
'Zamanın İnsanı'
bu hastalığı da elbirliğiyle geliştirdi
birçokları gibi...
Yok ya temelinde kayda değer malzeme
betona kumu katacak, suyu basacak garibim.
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...