Daha önce de çok oldu böylesi muhabbetler.
Şiir’le kızdık, şiir’le alındık
şiir’le sövdük, patakladık
şiir’le seviştik, şiir’le dost elimizi uzattık
sitemimizi ettik;
ama hep “şiir” gibi yaptık bunu.
Çoğu şairin başına gelir.
tanıdığı kadınlar zaman zaman
hiç olmazsa bir şiirde de kendilerini görmek isterler.
ama öyle kadınlar
ummadığı bir anda şairin
İşime geldiğinde pek güzel çıkıp, kendisinden faydalandığım
yağmurlarını, rüzgarını, bulutlu-güneşli gökyüzünü
baharını, kışını, yazını kokladığım,
mucize kadınını tanıdığım, öptüğüm,
Çok mu önemli yani
bin türlü endişeniz,
iş ilişkileriniz,
entrikalarınız,
rolleriniz...
çoğu gider bu işi
en temiz, en sade, en sessiz yerde yapar.
bense bu kez
tersine
iş yeri WC'sinde yaptım.
Ne yap yap
ama ne yap yap;
sakın moralinin tümünü,
hayatının rotasını,
sana yukarıdan vuran ışıkları
doğrudan işine-gücüne
Uyanın uyanın!
Bugün Eylül'ün 29'u, yıl 2006...
yer dünyada bir ülke;
ismi Türkiye...
unutmayalım, kaydedelim diye söylüyorum.
Onların, bir sürü dağın içinde,
İzmir Karaburun açıklarında
okyanusların diplerinde,
bazı şehirlerin altlarında hatta üsleri varmış.
birçok kişi de bunu biliyormuş
ama kimse ses etmiyormuş! ?
En büyük oyunları
en büyük entrikaları
’yakın kan savaşlarını’
yüze gülüp, alttan dişleri gösteren
o zafer kinini ve
sevinçlerimdeki o dayanılmaz sessizlikleri
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...