Çoğu şairin başına gelir.
tanıdığı kadınlar zaman zaman
hiç olmazsa bir şiirde de kendilerini görmek isterler.
ama öyle kadınlar
ummadığı bir anda şairin
İşime geldiğinde pek güzel çıkıp, kendisinden faydalandığım
yağmurlarını, rüzgarını, bulutlu-güneşli gökyüzünü
baharını, kışını, yazını kokladığım,
mucize kadınını tanıdığım, öptüğüm,
Başlatma şimdi tribinden
koydurtma tarzına, stiline
müzikal seçimine! ! !
Ne yapalım rockçıysan
rapçiysen
Olanları izle
evet izle, ama sakın ha şaşkın görünme!
hepsi planlı, hesaplı
sebepleri “insan”dan
sonuçları “biz”den...
Bir Tanrıça'ya boyun eğmek...
o istediği zaman çayı içmek
o istediği zaman alkole gömülmek
o istediği zaman hareketlenmek, durulmak...
var mı bundan ezicisi, parçalayıcısı? !
Kendinden öte tarafı,
gecenin arkasındaki aydınlığı
beden gözünle,
beden gücünle,
beyninle göreceğini sanıyorsan
yanılıyorsun.
Ey insancık:
şimdi medeniyet dedikleri şeyin içindesin.
Şehirlerde, kasabalarda
köylerde
kalabalıktasın diye
Steven Segal’in çok sert filmlerinden birini seyrettim geçen akşam.
Gerçi sert olmayan bir tek filmini bile görmedim, ama!
lafın gelişi işte...
Nasıl da doğruluğun geri dönüşü olmayan sertliğinin senfonisinde
çatır-çatır kol, bacak kırarak ilerliyordu kitleler arasında;
Şükür'ü varolan herşey adına
herkes adına zikredersen;
herkese yarar.
sana yarar, ailene yarar,
taşa-toprağa, akan temiz-pis sulara,
haberinin bile olmadığı gezegenlere
Coşkuyla aydınlık akan nehrin suları önüne durma!
Çarptıkça sana sular
izler oluşur
sesler yükselir etrafa
ve senin durağanlığını
bozgunculuğunu
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...