hiçbir kızgınlığım, serzenişim
sitemim
omuz atışım hatta uyuzluğuna
bağırışım
ağza alınmayacak küfürler sallayışım yüzüne
hiçbir zaman
Vatandaşım ıslık çalar alakasız durumlarda!
Melodisi belirsiz
çoğu zaman akordu bozuk
çocuklardan da beter...
ama ille çalar nedense! ? ..
Gezdiremiyorum hep ışıklarımı tepende
öyle rutine bağlayamıyorum.
Otomatik olmuyor
herzaman içimden gelmiyor;
istemen lazım...
Dışarıda yağmur var
alabildiğine İstanbul'da.
Sokaklar bakir, serin, sulu,
sessiz, kimsesiz...
Dışarıda yağmur var
Bazı mahalleler görürüm
şans eseri bir yerden bir yere giderken semtimde...
kaldırımlarında yürümem gerekir,
ne taksi gerekecek kadar uzun
ne de yürüyecek kadar kısa yollar...
Zamanımızın ‘gönül fakiri’ ortamında
iyiliğin bile şiddeti
şekli-şemali değişti
tüy gibi hafifledi.
bir de üstüne üstlük
Ilındık...
öyle bir ılındık ki
paşa çayı olduk,
elleri yakmaz olduk!
Ilındık...
İlle sevmek, sevilmek
bol alkış toplamak,
gülen yüzlerle bezenmek için mi yazmak?
Yoo?
Kim demiş?
Ülkedeki yetenekli ve çalışkan insanlar
dillerindeki tüyler bitmeden
parababalarının, patronların karşısında
'köpek' olmadan
yalamadan, yutmadan
sıvazlamadan
Hızlı başladık evet...
Hızlı gördük sonunu işin.
Hızlı daldık derinlere,
ölümüne gittik aşkın üzerine.
Hızlı kor olduk, küllendik.
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...