Sosyallikmiş
networkmüş
kucak kucağaymış insanlar,
pek sevişirlermiş,
kültürlenirlermiş,
giyinirlermiş-soyunurlarmış birlikte...
Sokaklarınızdan bunaldığımda
güneşinizden boğulduğumda
içecekleriniz bana zevk vermediğinde
ve beslenmek için 'kesmem' gerekmediğinde
hep 'gerçek yerim' geliverir aklıma.
henüz geri dönemediğim o yer...
Tıpkı çeşitli epostalar açıp, kullanmayı takıntılıca sevenlerin,
yan şube atadığı kardeş bir epostayı,
çalışma sistem farkından dolayı ana epostaya yönlendiremeseler bile
sevmeye, kabullenmeye, kullanmaya devam etmeleri gibi;
çok kapsamlı iletişim ve arkadaş zinciri olan insanların
Konular kendi hallerinde gezinirken
“şiir” olmadan önce
nasıl da sadedirler
beklentisiz
ifadesi, gücü yettiğince
edebilikten de uzak çoğu zaman…
Öyle bakmaz jestine mimiğine,
dudaklarına dalıp gitmez,
dakikalarca öpüşeceğim diye
alev alev tutuşmaz...
Göğüsleri nasıl dik ve büyük diye
'virüs' olmayı bilmeliyiz gönüllere
hızla yayılmalıyız
çünkü yayılabilecek başka yapı kalmayacak
gönül'den başka
bedenler eridiğinde, kül olduğunda...
Bir kere de aşk'ı yazayım dedim
ve de yazdım.
Hatta suyunu çıkardım!
Hep de hırlayacak değiliz ya?
hem ejderhalar da sever
Bu boyutta kendime geldiğim
gerçeğimi kazandığım günden beri,
herşeyden kopup
kendimi hatırladığım anlarda
hep ‘bir enerji’ eşlik etti.
Tutun kendinizi tutun!
İyice sıkın boğazınızı ellerinizle...
Nefes bile almayın
aldırmayın!
Sınırlarını daraltın iyice özgürlüğün ki;
Ah şu
bekaretleri elden gitmesin diye
o el değmemiş 'hint kumaşı' tenleri kirlenmesin diye
kimseye kolay kolay mail adreslerini vermeyen
ve kazara mail alırlarsa bir erkekten
hiçbir şekilde geri dönmeyen
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...