Derinlerindeki gömülerin içindedir, anlaşılmaz sözcükler.
Almanaklar,
Sözlükler ve imlâ kılavuzlarında aramakla bulamazsın...
Ki
Fil ordusuna hükmeden ebabil kuşları gelse bile geçit vermez, sağduyuna…
Asi bir volkan gibi haykırışlarına meydan okuyan,
Ekim’in çocuğuyum ben;
Ovasından bağ bozumunu,
Koyusundan şırasını pekmezin,
Beyaz bilekli ayakların altında ezilişini üzümün,
Karasından kırmızıya dönüşümünü şarabın…
Ayvasından sarısını,
Ellerin diyorum;
Ellerin, enlerin...
Enlerin diyorum;
Enlerin, ellerin...
...
Parmak uçlarından öperim...
Dinginlik diyorsun bi de,
Nefes alayım birazcık...
Mola diyorsun bi de
Mola!
'İnsan' olduğumuzu hatırlayayım..
Ruhumu,
Enigma hayalleri; tozpembe hayallerin kuzenidir...
Ünlü matematikçiler özenle seçilip, felsefeciler yorumlar;
Enigma hayallerini...
Çözümlenir, çözümlenir...
Ve
Uzak bulutların beyaz gölgelerinden, ufuk umutları yükselir,
Suşi tadıyor biri, şiirdeki tadı güzel bilakis...
Diğeri bukalemunları inceliyor, sanırım hayatta ki...
Gökkuşağının renklerini;
Renkli kalemlerle karalıyorum, uç yetiremeden, öylece...
Balonlar uçuruyorum, patlata patlata...
Artık patlayan balon, ne kadar uçarsa?
Ben'den çık gamzeye gel.
Esas ki orada!...
Gözlerindeki feri;
El ele ver, kitaplarınla harla!..
Durma hadi,
Hadi durma ateş et!
Eyvah ki eyvah!
Kömürün en karası!
Manisa, Soma’da, bulundu…
O günlerde;
Orkideler açmıştı,
Renkleri fuşya...
Bütün saklambaçlarda,
Dileği tutamadık, seninle.
Başladı fasarya...
Fasıl fasıl sohbetler,
Aşklarda, fasıla olmalı mı?
Ve fasıl faslın fasikülü mü, yaşadığımız?
Tencere ve kapağı...
Nerede gün ışığı,
Taze sabah horoz ötüşü?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!